Bunların başında;

"Nefislerini ilah edinenler" ayeti,

"İnandık demekle sınanmadan kurtuluvereceğinizi mi zannettiniz" ayeti,

"İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır" ayeti gelir.

Nefislerini ilah edinenler ayeti anlatıldığında hep günah işleyen, mesela zina edenler vurgulanır. Oysa bir şeyi ilah edinmek şirktir. Günah ise şirk demek değildir. Bu şekilde anlaşıldığında nefsine uyup günah işleyen şirke de girmiş olacaktır. Bunun böyle olmadığı Kur'anda çok açıktır.

O halde bu ayette kastedilen nedir?

Burada kastedilen Allah adil olun, hakkaniyetli olun, taraf tutmayın, Allah'a eder gibi kullara itaat (koşulsuz uymak) etmeyin derken menfaat hissi, kaygı, korku gibi duygular sebebiyle başkasının sözünü dinleyerek başkasının emirlerini Allah'ın emirlerine tercih etmektir.

Mesela Allah celde derken recm demek gibi. Allah benden başkası hüküm veremez dediği halde nefislerini ilah (otorite) görerek dinde binlerce hüküm vermek, nefsin (beşer) ürünü olan şeyleri din haline getirmek gibi.

Veya Allah adil ol derken bizim tarikat/cemaat/parti vs zarar görmesin diye nefsin emrini dinleyerek adaletten sapmak gibi. Bu ayetin muhatabı bu vb kişilerdir. Allah adil ol derken kendi dini, ideolojik veya siyasi gurubunun menfaatini tercih etmektir. Burada kişi Allah'ın değil, nefsinin emrini dinlemiş, Allah'a değil nefsine itaat (kulluk) etmiş olur.

İnandık demekle sınanmadan bırakılıvereceğinizi mi zannettiniz ayetine gelince... Bu ayet de genellikle esas manasından uzaklaştırılmış, herkesin bu dünyada dert ve çile ile imtihan edileceği şeklinde tefsir edilmiştir. Oysa bu dünyada herkesin dert ve çile çekmediği, çoğunun zevk ve sefa içinde bir yaşam sürdüğü hepimizce malumdur.

O halde burada kastedilen imanımızın sınanmasıdır. İman ettik demekle sınanmadan bırakılıvereceğinizi mi zannettiniz ayeti başı ve sonuyla bir bütün olarak anlaşıldığında, imandan sonra hemen sınanmanın gelmesi dikkatleri çeker. Buradan açıkça belli olmaktadır ki şirkle vs testten geçirilmek suretiyle imanlar sınanacaktır.

Yine insan için ancak çalıştığının karşılığı vardır ayeti. Bu ayet çoğu zaman, çalışmak, emek, helal kazanç vurgulanıyor şeklinde takdim edilir. Oysa bu dünyada çalışmadan kazanan, mesela miras ile zengin olan insanlar da vardır. Miras helaldir. O halde bu ayette kastedilen de bu değildir.

Bu ayette insanların bu dünyada ne kazandılarsa ahirete ancak onunla gidecekleri, kimsenin sevabının veya bağışının bir başkasına fayda sağlamayacağı vurgulanır. Bu ayet de esas manasından saptırıldığı için nice kişi ölüye sevap yani mükafat bağışlar. Okunan Yasin-i Şeriften hasıl olan sevabı filan kişiye bağışladık sen ulaştır ya Rabbi demeyen, böyle dua etmeyen kaç hoca, kaç müslüman vardır? Böylece insanlar için ancak çalıştığının karşılığı vardır ayeti geçersiz bırakılmış olur.

Bu üçü benim bu sabah birden aklıma düşen ve kısa bir yoğunlaşma neticesinde tespit edebildiklerimdir. Kanaatimce başka ayetler de vardır. Onların da gizlendikleri yerlerden açığa çıkarılması gerekmektedir.