Ayna tutmak yani yüzleştirmek terapilerin bel kemiğidir. 

Tutulan her ayna birilerini rahatsız eder genelde. Bu doğru yolda olunduğuna delalettir!

Doktor bedenine dokununca hastadan derin bir "Ahh" sesi geliyorsa bu, doktorun zarar verdiğine değil; bilakis yarayı bulduğuna delalet eder!!

Işığın hüzmesinden karanlığa alışmış olan yarasalar rahatsızlık duyar. O sebeple ya gözünü çıkarmaya ya tepene pislemeye çalışırlar!

Pislesinler!

Hem bu, suskun kalarak vicdanlarımızı kendi ataletimizle kendi kendimize pisletmekten daha iyidir! Çünkü bu pis en azından yıkayınca geçer!

BUGÜN HASTANEYE GİTTİM

Evet, kızımdaki basit bir kaç sivilce için hastaneye gittim bugün.

Tam 4 kutu ilaç verdiler elimize, döndük geldik!

12 TL katkı payı... 15 TL ilaç farkı...

Üstüne 4 kutu ilaca ve hastaneye devletin ödediklerini ekleyin bir de.

Tam bir "vurgun" var bu sektörde!

Bu vurguna; devlet ödüyor zannetmediğimiz, devlet dediğimiz yapının aslında biz olduğunu fark edecek akıl olgunluğuna eriştiğimiz gün dur diyebiliriz!

O halde nereden bakarsanız bakın daha en az yüz sene var demek ki!

Bu vurguna; şehit cenazesine BJK'ın FB'yi yenincekinden daha fazla kişiyle katılabildiğimiz gün, yani bu bilinç düzeyine erişebildiğimiz gün dur diyebiliriz!

İşte bu, bu sene mümkün olabilir.

Malum, teröre çözüm için ramak kaldı!

BİR BAŞKA GARİPLİK

"Sadece" dini tweet atmakla vs. ibadet ettiğini sananlar Goggle Earth ile Kabe'nin etrafında dönmekle hacı olunmayacağını unutmamalılar!

Bu kötü mü?

İyi kötü eksenli bakmıyorum meseleye. Mesela peygamber efendimiz kervanların geçtiği bir yol kenarına oturup "gelen geçen herkese sabahtan akşama kadar" tebliğ yapmıyordu.

Bunu hatırlatıyorum sadece.

Bir de şu üç psikolojik mahzuru:

Birincisi talep olmadığı halde ortaya konulan, adeta gözün içine parmak sokarcasına ifade edilen bu çok yönlü ve ısrarlı çaba direnç geliştirilmesine, haliyle daha keskin bir red ile karşılık görmesine yol açabilir!

İkincisi duyarsızlaşma oluşturur, ünsiyet kazandırır ki bu umulan sonuç bakımından fayda değil zarar veren bir süreç olabilir! 

Üçüncü sakıncası da bazı küçük iyiliklerin daha büyük iyiliklerin önünde paravan olabilmesidir.

Mesela dilenciye para verirseniz bu sizi daha gerçekçi yardımlardan alıkoyar!

VELHASIL 

Dilencilerle vicdanlarımızı, kuralsız ve denetimsiz trafikle davranışlarımızı, bol ensestli ve yoz dizilerle de değerlerimizi "iç "ettiler! (Başına p'yi ekleyerek de okusanız olur)

RTÜK değerli insan sayın Bülent Arınç'a bağlı. Bol ensestli ve en yoz yapımlar, mesela bir nesli kültürel soykırıma uğratan PİS YEDİLİ dizisi bu dönemde, dikkat edin!

Çok garip bu!

BU ARADA

% 99'u Müslüman, şu kadarı da bir cemaate bağlı denilen bir ülkede RTÜK'e şikayet sadece binlerle ifade ediliyorsa kimse bana din dersi vermeye kalkmasın!

Çalıştırdıkları işçilere 700 TL küsur TL asgari ücret verenler de bana din iman dersi vermesinler ne olur!

Kimilerinin 25 yıl çalıştıkları halde emekli olamadıkları, illaki yaş limitini bekledikleri, birilerinin ise sadece 2 yılda emekli aylığına hak kazandıkları gerçekse ise şayet, kimse kimseye dini nutuk çekmesin lütfen!

İmana değil, öfkeye...

Ayrıca kine ve de nefrete...

Yani -maazallah- dine mesafeye sebep olunur en fazla, bilesiniz!

Unutmayalım:

Yaklaştırmayan her şey uzaklaştırır!