Ağrı kesiciler bile reçete ile satılacakmış. Sektör hekimsiz ve kendi kontrolleri dışında adeta nefes bile alınmasını istememeye ahdetmiş!

Yoksa mümessilleri ikna için hekimlerin kapısına yığan vampir sektör her vatandaş için yeni milyonlarca mümessil nereden bulacak!

SIKINTILAR

Kişisel dünyamız küçüldükçe ve buna bağlı olarak algı sahamız daraldıkça ufak şeyler ve detaylar gereğinden fazla önemli olmaya başlar.

Sıkıntıları küçültmenin yolu antidepresanlar değil; kişisel ve algı dünyamızın genişletilmesidir. Dünyamız büyüdükçe sorunlarımız küçülür!

Yıllardır bas bas bağırıyoruz ama sonuç sıfır. Celladına hayran ve aşık olan günümüzün insanını faydasına olan şeylere ikna etmek çok güç!

MODERN İNSAN

Modern insan aşağılayan, kibirli, ters ve ukala olmayanı (mesela doktoru) adam yerine koymaz; hemen ele ense, sırta parmak atmaya başlar!

Sigaranın en pahalısını içip kitabı sahaflar çarşısında arayandan ne beklenir!

Kur'an oku emrini anlamadan melodik bir ritimle mırıldan; kitap okuyu da roman okumak olarak algılayandan ne beklenir!

Bilgi ile beyninin içini zenginleştirmeyenler lüksle ve ziynetle bedenin dışını zenginleştirmeye mecbur kalırlar!

Birisi ucuz ve sınırsız bir cennettir, diğeri içtikçe daha çok susatan deniz suyudur!

Sorun esasında ruhtadır, lakin çözüm cesette ve cüssede aranır!

DERİNLEŞTİKÇE

Bilgim, derinliğim ve kapasitem arttıkça ne giydiğimi ve nasıl yaşadığımı daha az önemser hale geldim! İşte o zamandan sonra ruhumun üzerindeki beden yükü kalktı; hafifledim, özgürleştim!

Ve o zamandan sonra bildiğimiz her şeyin tam zıddının doğru olduğunu anlamaya başladım.

Mesela depresyonun vs. anlatıldığı gibi hastalık olmadığını, bilakis ukalalığın, egonun, hırsın, kibrin ve enaniyetin hastalık olduğunu anlamak gibi.

Mesela % 70 indirim var denilince sevinmek yerine bilakis kızmamız gerektiğini düşünmek gibi!

Milletin üzüldüğü şeylere ise gülüp geçiyorsunuz!

Dedim ya her şeyin tam zıddının doğru olduğunu idrak ediyorsunuz!

Millet daha fazla uzman derken siz sorunların uzman sayısı ile ters orantılı bir biçimde azalmayacağını, üstelik paralel olarak artacağını öngörebiliyorsunuz! 

Ruhsal hastalık denilenin ruhu uyarmak ve uyandırmak için gelen şifa; dert denilenin de dert değil, deva olduğunu anlıyorsunuz!

Tıpkı, "Derman aradım derdime, meğer derdim bana derman imiş" diyen meşhur şair gibi!