• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
DEŞİFRE ETMEK YETERLİ Mİ
25/07/2013

Bilindiği üzere son dönemde tarım bakanlığınca gıda teröristlerini halka deşifre etme uygulaması hayata geçirildi. Bu iş belli periyotlar halinde devam ediyor.
 
Peki bu uygulama ne derece faydalı ve yeterli? Hatta bazı sakıncaları yok mudur?
 
Bu uygulamanın yaşanılan gıda olayının vahametiyle boy ölçüşebilir derecede faydalı olmadığını, bilakis belli mahzurlarının bulunduğunu değerlendiriyorum! 
 
Öncelikle ifade etmek istiyorum: 
 
Gıda da ilaç gibi önemli bir sağlık ajanı iken gıda hilelerine neden gereken en etkili ve caydırıcı ceza verilmez de sadece halka deşifre etme yoluna gidilir?
 
En basitinden bu deşifre olgusu gıda teröristlerine gerekli ceza verildiği duygusu oluşturmakta, böylece bu havanda su dövme uygulaması daha etkili cezaların önünde psikolojik paravan işlevi görmektedir.
 
İkinci önemli nokta bu firmaları halkın tamamının tek tek takip ederek akıllarında tutabilmesindeki zorluktur! Halk bu sahtekar firmaların adını akıllarında nasıl tutacak da bu firmaların ürünlerine karşı kendilerini koruyabilecek?
 
Çoğunluk tutar mı? 
 
Peki ya tutamayan azınlık? 
 
Her azınlığı korumak devletin görevi değil midir? Korunmak içini illa ki etnik azınlık olmak mı gerekmektedir?
 
Hem devlet dururken halk neden kendisini korumaya çalışsın ki! Halkın örgütlü hali demek olan devletin en asli görevlerinden birisi de halkını korumak ve kollamak değil midir?
 
Kalkınma ve istihdam sorunlarını çözme işini vs. büyük ölçüde özel şirketlerin insafına havale eden devlet artık kendini koruma işini de milletin sırtına yıkmaya mı hazırlanmaktadır yoksa?
 
Evet...
 
Devletin etkili cezalar yerine en etkili yol olarak gördüğü deşifre etme eylemine girişmesi, bu yolla tedbir alma ve korunma işini halka havale etmesi temel görevlerinden birisi de vatandaşlarını tehlikelerden korumak olan çağdaş devlet olgusuyla ne derece örtüşmektedir?
 
Filan filan isimli bir sürü ticari şirketi halk aklında tutup da her market alışverişinde tüm ürünlerin altında o şirketlerin adını araması pratikte ne kadar mümkündür? 
 
Buradaki tavşana kaç tazıya tut yaklaşımı ne derece samimidir? 
 
Bir hile, aldatma ve kandırmaca yani sağlık suiistimali varsa bu firmalarla ilgili kapatma başta olmak üzere bir yığın etkili yol ve yöntemler niçin devreye sokulmaz?
 
Birilerinin kazancı halkın sağlığından daha fazla mı önemlidir?
 
Neden sahtekara, "Bu alanda sana yer yok, kapat sen dükkanı, dürüst olan gelsin" denilmez?
 
Neden en ufak bireysel suçlar karşısında bile hapis cezası hala en etkili yol olarak sürdürülürken ilaç firmaları başta olmak üzere gıda firmaları gibi güçlü ekonomik yapılar söz konusu olduğunda işlenen suçun karşılığı hapis cezası olmaktan hızla uzaklaştırılarak parasal cezalara dönüştürülmektedir?
 
Birinin kaybı özgürlük diğerinin ki kardan zarar yani azıcık para; bu adalet midir? 
 
Tek sakıncası bunlar mı?
 
Hem deşifre işi ile küçük firmaların hepsi zan altında bırakılarak (çünkü ne çıkıyorsa ufak ve tanınmadık firmalarda çıkıyor algısına yol açıyor bu uygulama) halka, "Kaliteli ürün istiyorsan mutlaka marka ürün kullanmalısın" şeklinde örtük bir mesaj da veriliyor. Böylece bu uygulama gıda sektörünün belli kartellerin elinde kalmasına hizmet etmiş de oluyor! Bu boyutuyla mevcut uygulama tekelciliğe hizmet ediyor!
 
Diğer yan komplikasyonları:
 
Herkesin hakkı olan kaliteli ve sağlıklı ürün kullanma işi ekonomik gücü bulunan belli bir kesimin ayrıcalığı haline getiriliyor!
 
Ayrıca bu durumda işini düzgün yapmak niyetiyle bu alana girecek nice firmanın önü daha yolun başında kesilmiş de oluyor! Haliyle bu uygulama sektördeki çeşitliliği, gelişimi ve rekabeti önlüyor!
 
ÖZETLE 
 
Yukarıda saydım:
 
Gıda teröristlerini deşifre etmek kuşkusuz ki hiç yoktan iyidir; lakin yapılabilecek daha etkili uygulamalar yanında havanda su dövmektir, yasak savmaktır!
 
Halkın bu firmaların isimlerini tek tek akıllarında tutabilmesi imkansızdır; dolayısı ile bu "ceza" pratikte anlamsızdır!
 
En ufak bireysel suça hapis cezası verilirken büyük firma suçlarına parasal nitelikli cezalar vermek adaletsiz olmaktadır.
 
Daha etkili cezaların önüne geçtiği için bu uygulama; firmalara verilen, "Parasal kayıp ve pazar payı kaygısı duymuyorsan yahut firmanın adını vs. değiştirerek bu işe devam et" mesajı olmakta, bir bakıma örtülü teşvik anlamına da gelmektedir. 
 
Sığ ve sadece uzaktan hoş gelen davul sesine benzeyen bu sakat uygulama sağlıklı ve kaliteli ürün kullanmayı belli bir kesimin lüksü haline getirmekte, kaliteyi marka ile özdeş kılmakta, tekelciliğe hizmet etmekte, böylece halkın ucuz ürün alma hakkını yok etmekte, çünkü rekabet olgusunu budamaktadır. 
 
Bunlar sadece şimdilik aklıma gelenler!
 
Söz konusu GIDA yani sağlıklı kalma ya da hasta olma meselesi ise bunlar az mıdır?


1598 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
T.C. Teheccüde Kalkmıyor - 16/01/2023
Dini Olan Devlet Tağutlaşır
7 Milyarı Kesip Doğrayacak Mıyız? - 16/01/2023
 Devamı