Kimileri aktif iyidir, kimileri ise pasif iyi...

(Hatırlatma: Dünya ne çekiyorsa pasif iyiler yüzünden çekiyordur! Hatta aktif kötülerin vebali bile pasif iyilerin omuzları üzerindedir. Çünkü kötülük onları yakıcı ateşine çağırırken "hayır" diyerek ellerinden sımsıkı tutabilselerdi şayet onları kötü olmaktan koruyabilir, en azından çekip kurtarabilirlerdi)

Kötüler de türlü türlüdür. En azılı kötü aktif kötülerdir. Su uyur lakin bunlar yine de uyumazlar. Aktif iyilerden bile daha fazla gayret ederler.

Bir kötü türü daha vardır ki onları Allah da çok sert uyarır.

Bunlar iyiliğe engel olan kimselerdir.

Bunlar iyilik yapmadıkları gibi bir de kalkıp yapılan iyiliğe engel olan kişilerdir ki kötülüğün dibe vurduğu nokta işte bu kötü ve kötülük türüdür.

Fakat bu en ağır, hatta Allah tarafından tehdit edilen kötü ve kötülük türü için hiçbir yerde ne bir uyarı ne bir hatırlatma ne de bir ikaz görebilirsiniz.

Bu yüzden çoğu kişi yapıp ettikleriyle aslında bu kötü türüne girdiklerini bile bilmez.

Mesela facebookta ve tweeterda faydalı bir ileti gördükleri, üstelik de beğendikleri halde bunu paylaşmamak...

Böylece o iletinin yani iyiliğin birilerine ulaşmasına mani olmak, bu şekilde iyiliği engel olmak...

Böylece Allah'ın, "Onlar iyiliği engellerler..." ikazına - tehdidine muhatap hale gelmek...

İyi olmak ve iyilik yapmak zordur. Yeni model bir araba için on bin lira verirsiniz gözünüze gelmez ancak bir fakire elli lira ya veremezsiniz yahut verince aklınız uzun süre orada kalır. Çünkü iyiliğin önünde nefis, şeytan türünden bir yığın mani vardır. Sonunda ise bir yığın mükafat... Cennet ucuz değildir.

O yüzden iyi olmak ve iyilik yapmak herkese nasip olmaz kolay kolay...

Mesela nice insana iyilik adına çok pratik öneriler sunun. Hatta o kişi iyi bir mevkide bulunsun; dolayısı ile o kolay iyiliği yapınca belki puan vs. de alacak olsun. Yani iyilik o kişinin dünyevi açıdan işine bile yarasın!.

Yok, yine de olmaz...

Yine de yapamaz o iyiliği. Ya meselenin önemini idrak edemez ya ilgisiz kalır ya unutur ya da ihmal eder. Çünkü nasip edilmez! Nasip edilmemesinin altında ise iyilik yapmayı hak etmemesi yatar! Bu arada hemen belirteyim: Allah hak etmeyene nasip etmez! Yoksa Allah kimseye zulmedici değildir.

Kötü olmak ise çok kolaydır. Hiçbir çaba istemez. Hatta hiçbir şey yapmayın, durup dururken bile kötü oluvermişsiniz. Kötü olmak ve kötülük yapar hale gelmek duran suyun yosun bağlaması gibi bir sürecin ürünüdür. Yosun bağlamamak için suyun sürekli akması gerekir.

İyiler ve iyilikler daima az olmuştur. Ancak iyiliğin metafizik gücü ve etkisi yüksektir. Çünkü ne kadar bozulsa bile fıtratlar iyiliğe meyillidir.

O HALDE

Biz iyilik yapacağız.

Facebokta ve twetır tarlasında sürekli iyilik ekeceğiz.

Tüm iyilikleri biz üretemeyiz. Hiç olmazsa başkaları tarafından saçılan iyilik tohumlarını toprakla buluşturacağız.

Yani paylaşacağız.

Sebep olmanın bizzat yapmak kadar kıymetli olduğunu bileceğiz.

Kaçan dimağlara, çekinen gözlere bunları bir biçimde sokacağız.

Önce kusanlar bile sonra alışacak...

Bunlar tek tek beyne gidecek ve eski hastalıklı algıyı sökecek önce.

Eskisi sökülmeden yenisi kurulamaz çünkü!

Ardından yerine yenisini inşa edecek!

Derken algı duygu oluşturacak!

Algı ile birleşen duygu iyi bir ruh bina edecek.

Tabi ki zamanla. Sabırla... Toprağa ekilen hangi tohum anında filizlenir.

Eğitim de zaten bu değil midir!

Önce kulak ve göz vasıtasıyla beyne ekmek, sonra ruhta meyve vermesini yani hasadını beklemek...

Öyleyse insanoğlunun zihinsel, ruhsal ve yaşantısal değişimini - dönüşümünü hedef alan bu çalışma en değerli mücadeledir. 

Din bile esas itibariyle insanların değişimini hedefler.