İlk bakışta bu proje için insan imkansızlık izlenimi veren şeyler düşünüyor. Çünkü iki kişi bir araya gelip de doğru düzgün bir ticari ortaklık bile kuramayan bir milletin fertleriyiz. Kayınvalideyle gelinin, büyük abiyle küçük kardeşin bile bir araya gelememesi gibi sıkıntıları daha saymıyorum!

Dünyanın hemen her yerine dağılmış bulunan İslam ülkeleri sanki coğrafi konumlarını değiştirecek, hepsi ortak bir coğrafi bölgede sırt sırta dizilerek toplanacaklar gibi geliyor insanın aklına. Haliyle bunu zihni almıyor insanın ilk bakışta! İnsan zihninde ilk bakışta böyle imkansız ve ütopik görünümlü bir birleşme algısı oluşuyor. Bu nedenle de hayali gibi duruyor. Oysa durum böyle değil.

Bu proje Müslüman ülkelerinin bağımsız devlet olma vasıflarını yok etmeyecek. Her ülke halihazırda olduğu gibi yerinde kalacak yine! Yine bağımsız devlet olacaklar. Yine iç işlerini, hatta bir çok dış işlerini bağımsız bir devlet konseptine göre icra etmeye devam edeceler. Ama belli noktalarda, özellikle din, zulüm, ortak kalkınma, ortak savunma gibi hayati noktalarda tek bir ağızdan çıkacak komutlarla ortak hareket edecekler.

Tıpkı Avrupa Birliği gibi.

Tek farkı onun gibi büyük ölçüde ekonomi yani menfaat eksenli bir birleşme olmayacak; din, maneviyat, ülküdaşlık ve kardeşlik odaklı bir birleşme olacak!

Sözgelimi Mısır'daki zulme bir dakikada son verebilecek bu yapı! Bunun için silah kullanmasına dahi gerek kalmayacak! Silahtan daha büyük yaptırımı olan bir güç bulunacak ellerinde:

Birlik!

Birlikten doğan güç silahtan ve paradan doğacak güçten kat kat fazladır, çünkü bereketlidir bu güç. Dayandığı kaynak hayırlıdır, ondan!

Bu büyük birlik evvela psikolojik bir dinginlik havası oluşturacak, her tarafı saran metafizik bir etki yaratacak! Bir sinerji ve ruhsal canlanma doğuracak halklarda. Yıllardır hırpalanan özgüvenleri tamir olacak, umutları yeniden tazelenecek! Mezhep bağnazlıkları aşılacak, her yerde senin mezhebin - yok benim mezhebim konuları değil; bu birlik ve hayati etkileri konuşulur olacak. Konuşma konuları bile değişecek halklar nezdinde.

Mısır'daki zulme kısa süre içinde ve etkin bir dille gelecek tek bir cevap yeterli olacak

"Mısır ordusu zulmüne en geç 24 saat içinde son vermezse Mısır ile ilişkiler 5 yıl dondurulacaktır! Bu zulmün failleri en tepeden en aşağı seviyedeki sorumlulara kadar tek tek cezalandırılmadığı sürece bu ilişkiler 5 yıl sonunda bile değişmeyecektir."

Bu kadar!

Bu on saniyelik deklarasyon kafi gelecektir.

Bitti!

Böyle büyük bir gücün salt ekonomi eksenli yaptırımları bile mevcut dengeleri anında yerle bir edecektir. Bunu değil Mısır, ABD ve Çin dahi göze alamaz! Hele hele üç beş katil ruhlu siyasinin iktidar kavgası için!

250 milyon nüfuslu ABD'nin yıllardır tek başına koyduğu yaptırımlar bile İran vb. ülkeleri ne kadar zor durumlara düşürmüştür, bunu herkes bilir.

1974 Kıbrıs çıkarması yıllarındaki "ABD ambargosu" deyimi meşhurdur, bunu ülkemizde herkes bilir.

İslam Birliğinin koyacağı böylesi bir ambargo ABD'nin koyduğundan en az 10 kat daha fazla etki ve hasar yapacaktır. Buna hangi siyasi rejim, hangi güçle direnebilir!

Aksi halde mevcut yapılanma sorunları beslemeye devam edecektir.

Zulümler asla son bulmayacak; buna bir ülke az, bir ülke orta, bir ülke çok, bir çok ülke de zımnen destek vermeye devam edecektir. Arada birkaç Müslüman ülkenin sesi çıkacaktır en fazla, lakin bunun fazla bir tesiri olmayacaktır.

Belki de her sorunun büyük ölçüde Müslüman coğrafyasında yaşanıyor olması her mezhebi adeta ayrı bir din gibi görmeye, din birleşin dediği halde mezhep bazlı ayrışmaya, yani mezhep etkisinin dinin bile önüne geçmesi trajedisine verilen ilahi bir tokattır, kim bilir!

Tüm bunlar, "Senin kurduğun beşeri bir mezhep benim yolladığım ilahi dinin önüne nasıl geçer? Sizler dininiz birleşin dediği halde mezhebinize bakarak, onu dinden bile daha fazla önemseyerek nasıl ayrılırsınız da benim ipimi bırakırsınız" mesajı ve cezasıdır belki de, nereden bilebiliriz!

Bazı ilahi mesajlar dert, musibet, bela nev'inden yani kendi lisanı hal diliyle gelir insanoğluna! Elbette en doğrusunu Allah bilir.

Velhasıl birleşme çok hayati. Artık birleşmeyen şirketler bile ayakta zor kalırken birleşmeyen devletler nasıl başarabilecek bunu! Almanya, İngiltere, Fransa bile duydu bu ihtiyacı onca gelişmiş seviyesine rağmen! Birleşmeyen büyüyemez, büyüyemeyen küçülür! İlke budur. Küçülen dağılır! Bu da nihai sonucudur bu işin! Sırbistan gibi, en iyisi İsviçre gibi olur sonunda! Sırbistan'ın dünyada ne ağırlığı ve önemi var! Devlet mi devlet!

Şimdiye dek çok az kişinin bu çok hayati davayı canı gönülden istemesi, çoğunluğun bu meselenin uzağına savrulmuş olması bile bu işin ehemmiyetini ortaya koymaya yetiyor. Çünkü şeytan hayırlı işlerde fazla kişinin istihdam olmasına izin vermek istemez! Hayırlı işleri yapmak kolaydır. Birleşmek şimdiye dek gerçekleşmedi. Niye? Demek ki hayırlı bir iş bu! Buradan da anlayabilirsiniz önemini! Faydalı olmasaydı şeytan müsaade ederdi çoktan!

Velhasıl şeytanın bu konudaki hayati direncine ve yönlendirdiği kitlelerin bu konudaki soğuk, umursamaz, ilgisiz, hatta kasıtlı uzak kalma tutumuna bak; anla bu projenin ne kadar ehemmiyetli olduğunu!

Fındıkçılar bile FISKOBİRLİK çatısı altında birleşecek, bakkallar dahi birbirlerine rakip oldukları halde BAKKALLAR ODASI altında toplanacak ama koca müslüman alemi bir araya gelmeyecek!

Ne ilginç...

Müslümanlık fındıktan veya bakkallıktan daha mı az önemli!

Sen müslümanlığa fındık kadar değer vermezsen, fındık için birleşir ama Allah ve dinin için bir araya gelmezsen Allah sana niye fındık kabuğu kadar kıymet versin ki!