• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
ATM ÖNÜ VE CİNNET TOPLUMU
18/09/2013
Bugün ATM önünde bir yandan sıra beklerken bir yandan da -boş boş beklememek için- insanları inceledim. Bu incelemeyi uzun zamandır yolda yürürken, durakta beklerken vs. de yapıyorum zaten.

İnsanların tamamının yüzünde bir cinnet hali mevcut adeta! Mutsuz, gergin, asabi, soğuk ve soluk bir yüz ile adeta patlamaya hazır bomba gibi dolaşıyor millet ortalıkta! Toplum tam bir insani ve psikolojik cinnet geçiriyor!

Tahammül, sabır, anlayış, nezaket, sevgi, sıcaklık, sevecenlik, ilgi, iltifat bilmem ama galiba göklerde sanki!

Laf sokma, tersleme, soğuk cevap verme, ilgisiz yüz ifadeleri, kısadan geçiştirme, rencide etme, kabalık en moda yaklaşımlar olmuş! Mutsuz bir ruh mu bunları doğuruyor yoksa bu soğuk ve kibirli bedensel kalıp mı ruhları içinde dondurarak buz gibi kaskatı ediyor acaba!

Kıskançlık, haset, kibir, gösteriş, dedikodu uzun zamandan beri ortak mizacımız haline gelmiş zaten!

İşin garibi az dindar - çok dindar vb. ayrımlar da fark etmiyor bu gibi hususlarda! Bunlar ortak karakteristiklerimiz haline dönüşmüş!

Hemen dizi filmlerindeki rol - model tipleri geldi gözümün önüne! Aşağılayıcı, küçümseyici ve ezici bir bakışla başlayan, üst perdeden ve sert imalarla ve dokundurmalarla süren ters, sert, erkeksi, hırçın ve gerilim dolu kadın konuşmaları...

Sıradan konuşmaları bile artık sevgiden, efendilikten, mütevazilikten, erdemden uzak olan, her ikili görüşmeleri tartışmacı ve gergin bir iletişime kaymış bulunan kabadayı pozundaki kaba erkek modelleri... Bunları izleye izleye mi bu hale geldi toplumun genel karakteristiği... Telkin etkiler malum!

Ya da istiyor alamıyor, alıyor yetinemiyor, elde ediyor mutlu olamıyor, para kazanıyor sadece eşya alıyor lakin huzuru bir türlü yakalamıyor... Her adımının sonu sürekli boşa çıkan bu zincirleme hayal kırıklığı süreci mi insanları bu denli geriyor, hırçınlaştırıyor, kabalaştırıyor, agresifleştiriyor, soğutuyor ve saldırganlaştırıyor acaba!

Gelin kaynana çatışmaları, kadın - erkek arasındaki evlilik kavgaları, para kazanma - geçim derdi arasında yıllar boyu süren gerilme, kısa sürede biten aşklar, mantıksızca terk edilmeler, kullanılma duyguları, bencilce aldatılmalar, acımasız vefasızlıklar vs. Bunlar mı kalpleri bu denli katılaştırdı yoksa!

Mevlana'nın dediği gibi incittikleri yerden mi inciniyor insanlar yoksa!

Yoksa hormonlu ve kimyası değiştirilmiş hormonlu gıdalar mı en esaslı neden! DNA değişince gıda, gıda bozulunca beden, sonra da ruh ve genel karakteristik yapı mı bozuluyor yoksa! 

Ya da tüm bunların hepsi mi neden...

Uzun zamandır iyiden iyiye inceliyorum. Herkesin yüzünden adeta mutsuzluk akıyor. Gülümsemeler ve sıcacık tebessümler muhatabının soğuk yüz duvarına çarpıp hayal kırıklığı ve incinmişlik olarak dönüyor! Böyle bir dünyada kimse mutlu insan görmeye tahammül de edemiyor haliyle. "Ben mutsuzken başkası nasıl mutlu olabilir, öyleyse herkesin burnundan fitil fitil getirmeliyim" mantığı kaplamış sanki her yanı!

Bu tuhaf stresli hale, gereksiz katılığa, sevgisiz soğukluğa, her an kalp inciten ve rencide eden tavırlara ruh mu dayanır!

Böyle bir ruh hasta olur, kendi bünyesine saldırır!

Ruh böyle bir bedende nefes alamaz, hasta olur! Bu gerile gerile taşlaşmış bünyede ne sağlık kalır ne erdem ne de hayır! Bu insanlık dışı kaskatı yapı yapılan her hayır - hasenatı bile yakıp bitirir.

Bugün ATM önünde beklerken bunları düşündüm dedim yazımın başında. Bir olaya şahit oldum bu süre zarfında. Köyden geldiğini söyleyen orta yaşlı bir amca son derece nazik ve bilinçli bir dille sıra istedi; sıradaki kişilerden. Sat 16:00 olduğunu, mesai bitmeden diğer bankaya gitmesi gerektiğini, oğluna acilen para çıkarmak zorunda olduğunu, akşama da köy minibüsüne yetişeceğini söyledi. Herkesten öyle soğuk ve ters bir ret aldı ki. Sadece ret değil; ters, incitici ve saldırganca bir ret! Öylesine uyduruk bahaneler ileri sürüldü ki. Az önce karısıyla sırada gülerek konuşan çift kendilerinin de işlerinin acil olduğunu, çünkü cenazeleri bulunduğunu söyledi. Herkes bir bahane söyledi. Bahaneleri dinlerken benim utanmam geldi. Yalan bu kadar mı ucuzlamış böyle! İnsanlar karşılarındakini o denli umursamaz olmuşlar ki mantıklı ve makul yalan üretmek için en ufak bir çaba içine dahi girmiyorlar artık!

Önce sıramı vermek istedim lakin arkadakilerin de buna razı olması gerekiyordu sonuçta. Bu ise mümkün görünmüyordu. Bir an için aklıma kendi sıramı bu amcaya verip en son sıraya geçmek geldi. Öyle de yaptım. Buna kimsenin sesi çıkmadı haliyle. Bu insan evladı tutum hepsinin içinde bir anda cız etkisi yarattı, bunu hissettim o an.

Amca işleme başladı, o arada şifreyi almadığını fark etti. "Eyvah" der gibi bir eda ile, önce umutlanıp sonra hayal kırıklığı yaşamanın çaresizliğiyle sırayı bırakıp şifre derdine düştü. O arada telefonla şifreyi aldı ve üzgün bir halde arka sıraya doğru yöneldi. ATM ile aramda 3 kişi kalmışken amcayı tekrar davet ettim. Yine sıramı verdim, kendim tekrar en son sıraya geçtim. Önümde en az 15 kişi vardı bu sefer!

İşlemimi biraz geç yaptım. Hiç de bir şey olmadı. Bunu stres yapmadım. Gülümseyerek etrafı inceledim en fazla. Bu yazı için bol bol malzeme topladım çevremden. Ayağıma kadar gelen iyilik yapma fırsatını fıtratıma uygun kullandım. Amca değil; en çok ben kazandım asıl! Her zaman söylüyorum: Günümüz insanı aldıkça mutlu olacağını sanıyor. Oysa mutluluğun tek şartı sadece vermektir. Ama nasıl vermek? Sürekli yani kesintisiz ve karşılıksız vermek! Verdikçe, karşılıksız verebilme kapasiteniz ölçüsünde mutlu olursunuz bu yaşamda! Bunun başka da bir kuralı yoktur.

Bir hayra daha girmenin, görünmeyen manevi kumbaraya birkaç hayır daha atmanın iç huzuruyla, en önemlisi herkesin kalan son insanlık kırıntılarını da bitirmek için canla başla çırpındığı kaskatı bir dünyada insanların ruh tarlasına birkaç sıcak insani örneklik tohumu ekmenin bereketiyle; sonra da gülümseyen gözlerle evimin yolunu tuttum! Yarın ki sürpriz iyilik fırsatlarını dört gözle bekleyerek, inşallah bunlardan tek bir tanesini bile kaçırmam temennileri ederek!



3352 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
7 Milyarı Kesip Doğrayacak Mıyız? - 16/01/2023
T.C. Teheccüde Kalkmıyor - 16/01/2023
Dini Olan Devlet Tağutlaşır
 Devamı