Bir parti seçime kadar parti vurgusunu önde tutabilir. Hatta bu kendisini doğru anlatması için gereklidir de. Lakin seçim kazanılmış ve iktidar olunmuş ise genel ve psikolojik hava artık değişmiş, taşlar yerine oturmuş, beklentiler yeni bir hüviyet içine girmiş demektir. Hal böyle olduğu halde sırf eski alışkanlığı sürdürmenin bir tezahürü olarak iktidarda hala seçime hazırlanan muhalefet gibi sürekli parti adını öne çıkarmak en başta iktidarın hanesine eksi puan düşüren bir hata olur.

Bu az çok sempatisi olan kişileri ve kesimlerin bu duygusunu daha da artırıcı bir işlev görür.

Sempatisi zaten olmayanların duygularında kemikleşmelere yol açar.

Böylece katı bloklar daha keskin hale gelir ve toplum kesimleri siyasi görüş ekseninde hızla ayrışmaya - kutuplaşmaya başlar.

İktidar partisi için daha özel olan sonucu ise bu uygulama yapılan icraatların önüne geçerek yapılan iyi işleri değersizleştirir.

Yapılması gereken iktidarda iktidarın tabiatına uygun bir dil kullanmaktır. Tüm konuşmalar hükümet vurgusu etrafında dönmeli, halkın ortak iktidarı olunduğu yönündeki zayıflayan algı güçlendirilmelidir.

Yapılan icraatların sonuna parti adı konularak ismin hizmetin yerine ve önüne geçmesine, böylece birçok beyinde bu önemli hizmetlerin değersizleşmesine izin verilmemelidir.

"Hükümetimiz yaptı, hükümetimiz açtı..." denilmeli, bu hükümetin hangi parti hükümeti olduğu halkın zihinsel çağrışımına havale edilmelidir. Bu tanımlama biçimi yapılan işlerin hakkıyla takdir edilmesinin önündeki psikolojik tıkanıkları açacak en hayati anahtardır.

Ayrıca bu geniş kesimleri de aynı hava ile kapsayan, dışlamayan, birleştiren, olası soğumaları azaltan, var olan sempatileri ise daha fazla artıracak olan en doğru psikolojik yaklaşım türüdür.

İktidarda sürekli parti vurgusu yapma, icraatları sürekli parti adıyla duyurma uygulaması gönle hoş gelen, psikolojik gerçeklikten çok alışkanlıklardan ve duygusal eğilimlerden kaynaklanan lakin son derece sıkıntılı sonuçları olabilen hayati bir hatadır.