600 makale... Dile kolay. Bırakın bu sayıda yazı yazmayı çoğu kişiye say deseniz daha yarısına varmadan vazgeçer!

Yine üç dört adet kitap... Daha basılmak için sırasını, daha doğrusunu kısmetini bekleyen bir yığın bitmiş çalışma!

Bu, yakındakileri uzak uzaktakileri yakın eden yazma işinin en güzel yanı gece uyurken bile hizmet ettiğinizi biliyor olmanın verdiği tarifsiz huzur! Siz sokakta gezerken bile aslında çalışıyorsunuz böylece. Otururken gönlünüz alabildiğince rahat; çünkü sadece bedenen orada oturuyorsunuz. Esas canlı yanınız olan ruhunuz aralıksız hizmete devam ediyor aslında. Dünyada bundan daha keyifli bir lezzet olabilir mi; bilmiyorum!

O yüzden herkese önerim mutlaka bir site kurmaları yönünde. İlla ki düzenli yazı yazmanız şart değil. Bizzat ışık kaynağı olmak şart değil; ayna da yansıtır ışığı! Oradan yansıyan ışık da aydınlatır! 

Bir site kurun kendinize. Çok uygun site altyapıları var. Yıllık en fazla 60 - 70 Tl bedeli olan... İnanın şifası bulunan her türlü derde deva olacaktır bu süreç. Hiçbir yan etkisi de yok.

Siteniz sizle beraber büyüsün; bir külliyata, bir sanal fakülteye dönüşsün zamanla. Adını bile bilmediğiniz yerlerde hiçbir zaman karşılaşmayacağınız ama zihinlerinde iz bıraktığınız nice talebeleriniz, hocalarınız olsun! Her ilde onlarca ayaklı iletişim şubeleriniz oluşsun!

Bu işin kötü tarafı da var tabi ve ona sıkı sıkıya hazır olmak gerekiyor.

Mesela ben yazı ve makale yazmaya başladığımda eş dost ve tanışlarımın yarı yarıya azaldığını fark ettim. Bir de kitabım çıkınca bu sayı bir elin parmaklarına kadar düştü. Şimdi yeni kitap çıkarmaktan çok korkuyorum bu yüzden. Ufukta zoraki bir seçim beni bekliyor yani :)

Ama dedim ya; her şeye rağmen yazmak çok güzel!

Bu arada bazen soruyorlar!

Söyleyeyim hemen:

Zannedildiği üzere iyi yazı yazmanın yolu çok okumaktan geçmiyor. Bu hususta yanlış bilinen bir ikinci mühim nokta da şu:

Okumak demek sadece kitap okumak demek değildir. Okumadan sadece kitap okumayı anlayanlar birçok okuma ve öğrenme kaynağından mahrum bırakmış oluyorlar kendilerini. O yüzden sadece kitap okuyanların yazdıkları birbirinin farklı birer tekrarı niteliğinde oluyor. Özgünlük ve üretkenlik ölüyor böyle olunca! Sürekli protein yükleyen ama vitaminsiz kalan kişiler gibi. Orada da sağlık ölür; malum!

Birileri sadece kitap okuyarak yazı yazabiliyorsa siz kitap dışında daha fazla şey okuyarak, mesela hayatı, insanları, çevrenizi, toplumu, en önemlisi de iç dünyanızın derinliklerinde saklı olan hazineleri okuyarak neden yazı yazamayasınız ki!

Çok kitap okumadan da çok güzel şeyler yazabilirsiniz. Bunun için derin ve etraflıca düşünmek, iyi gözlem yapmak, iyi bir göz ucuyla çarpıcı ipuçları yakalamak gerekiyor. Kaldı ki yazı yazma işi okudukça değil; yazdıkça gelişiyor. Okumak eşittir yazmak olsaydı en iyi yazarlar hep profesör ve üniversite hocaları arasından vs. çıkardı.

Unutmayın: Global çaptaki birkaç yazarımızdan birisi olan Yaşar Kemal ilkokul mezunudur.