Her evde nasılsa bir depresyon denilmiş kişi var artık. Önüne gelene depresyon diyerek bu kritik aşamayı tamamladılar. Şimdi sırada düşündüre düşündüre diğer aile fertlerini hasta etmek var!

Geri kalan da düşüne düşüne depresyon olsun; mantık bu! Depresyon hastalıktır iddiasını geçtiler artık; "Kronik, ömür boyu ilaç lazım" diyerek kalıcı özür muamelesi çekmeyi de aştılar; son dönemde genetik hastalık muamelesi çekmeye başladılar. 

Depresyon genetikmiş... Serotonin düşüyormuş...

O zaman verdiğiniz üç - dört kutu ilaçla bir haftada yerine koysanıza? Niye millete en az 6 ay, çoğu zaman üç - beş yıl, genellikle de yıllar boyu ilaç kullandırıyorsunuz o halde? Niye on vakanın birinde - ikisinde kesin sonuç alabiliyorsunuz sadece? Yoksa ilacın içindeki serotoninler buharlaşmaya mı uğruyor bazı beyinlerde?

Depresyonun hastalık olduğunu dahi ispatlayamadıkları, halen kitaplarında bile bozukluk diye geçtiği halde alanda itibar kaybeden statüko işini iyi bilen ağır abi rolünde bırakın bozukluğa hastalık demeyi, artık genetik demeye başladı. Son dönemde genetik daha kesin bir inanç sağlıyor ya, şimdilerde onun itibarındna ve etiketinden yararlanma arayışına geçtiler.

Aciz kalan daha ileriye gider, hakaret eder mesela. Bu statüko da aynı teknikle depresyon hastalık değildir, işte delilleri denildikçe, yani argümanını savunma konusunda aciz kaldıkça daha ileri gidiyor, en iyi savunma ofanstır diyor, hastalığı bile geçip genetik diyerek bulunduğu konumu korumaya çalışıyor.

Mesaj şu: "Ya sağda - solda depresyon hastalık değil falan deniyor ama adamlar bırak hastalığı; genetik diyorlar.Demek ki hastalık olduğu kesin!" Millet böyle düşünsün yani. Algı yönetimi.

Evet.

Doktorların bir kısmı depresyonun genetik olduğu kanısındalarmış. Bilim daha hastalık olduğunu dahi ispatlayamadı ama alandaki hastalıktan beslenen şahin kanat bu sorunun genetik olduğuna "kendi kanılarıyla" ikna olmuş!

Ben de bu soruna uzaylıların yol açtığı kanısındayım!

Kanı önemli değildir; kanıt önemlidir. Kanı çıkar duygusundan, hesap kitap anlayışından, her türlü menfaatten etkilenir. Nesnel olan, kıymetli olan kanı değildir; kanıttır.

Kanıt bulamayanlar kendi şahsi kanılarını kanıt gibi sunuyorlar. Aradaki bir harf eksiğini millet algılayamaz ve kanıyı kanıt sanıp itibar ederler diyerek...

Son yıllarda tek bir psikiyatristin ağzından akıl hastalığı lafını, ekranlarda vs. şizofren konuştuğunu vs. hiç duydunuz mu? Bunlar hastalıktır, hadi bunları konuşun?

Yok bunlar itibar bozar, imaj zedeler, deli doktoru algısına yol açar. Depresyon, panik atak vb. daha popülerdir; hem de daha karlıdır. Kimine ağır depresyon denilebilir, kimine hafif. Kimine de maskeli. Dilediğini sok bu kapsama!

Eskiden ünvanlar akıl ve ruh hastalıkları uzmanıydı; şimdilerde ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı oldu sadece! Bu sizce neyi gösteriyor?

Yalan söylenildiğinin yüz çeşit ispatından birisi: "Biz her duygusal sürece hastalık demiyoruz ki. Depresyon ağır bir süreçtir" derler, malum. Ama hafif seyreden depresyon diye bir tür vardır, o an bunu unuturlar, haberleri dahi olmaz. Allah unutturur tabi!

SONUÇ

Bu asırda iki büyük aldatmaca yaşanmıştır. Birisi "Allah yok" diyen evrim teorisi, diğeri de insani süreçlere "hastalık var" diyen psikiyatri.