Ve senin sorunun depresyon, anskisyete vs. denilmişse,

Belirti yaşamak ile etkilenmek arasında oluşturulan bu algı ve inanç önce sıkıntı üretmeye, sonra da var olan sıkıntılı süreci uzatmaya ve derinleştirmeye hizmet eder!

*

Sorunlarınızın bir diğer esaslı sebebi de bir temel duygu türü olan sıkıntıdan bu kadar çok korkuyor oluşunuzdur!

*

Sizi sıkıntı etkilemiyor; sıkıntıdan bu kadar çok korkuyor oluşunuz etkiliyor. Sizi sıkıntı = kötüdür diye koşulladılar. Koşullandığınız için sıkıntıdan bu kadar rahatsız oluyorsunuz! Oysa o da sevinç, neşe gibi bir temel duygu türüdür.

*

Sizi sıkıntının etkilemesinin sebebi onu istemiyor oluşunuzdur. Bir misafiri istemezseniz onun gelişi sıkıntı verir insana! Çare misafiri kovmak değil; misafire yönelik algımızı değiştirmektir. İstediğiniz misafir gelirse sıkıntı vermez, sadece huzur verir.

*

Sıkıntı insana huzur verir. Hangi insana? Sıkıntı misafirini doğru tanıyan ve onu seve seve kabul eden ev sahibine!

*

Sıkıntıyı niye istemiyor, ondan neden bu kadar ürküyorsunuz? Statüko yüzünden! Sıkıntı = kötü şeklindeki şartlandırma nedeniyledir. Fare kötü, fare zararlı diye şartlasalar sizi fareden bile rahatsız olurdunuz! Bu yüzden günümüzdeki en gerekli ruh sağlığı hizmeti bu statükoyla savaştır.

*

Sizi sıkıntı etkiliyor, hatta sıkıntı bir (temel duygu olduğu halde) hastalıktır diyen, tedaviyi sıkıntı = derttir mantığı üzerine kuran, bu kadar basireti bağlı olan bir statüko size fayda sağlamaz! Sorunlar sadece onların sayısı ile paralel artar! Öyle olmuyor mu!

*

Bugüne değin en ufak bir sıkıntı yaşadığımı hatırlamıyorum. Niye? Çünkü sıkıntı ile sevinç vs. arasında bir fark görmüyorum. İkisi de duygu, beni zerre kadar ilgilendirmiyor. Sıkıntı vs. sobadaki ateş. Ben mutfakta işime gücüme bakıyorum. Başında oturmadığınız bir soba (ateş) sizi nasıl yakabilir ki!

*

Sizi sobanın başında bekletiyorlar. Tehlikeli, aman dikkat diyerek. Böylece yanıyorsunuz tabi. Sonra da size bak ateş sizi yaktı diyorlar. Oysa sizi ateş yakmadı, sobanın başında beklemek yaktı. Ateş sobada yanarken ta çocuk odasında bu ateşten yanan birini gördünüz mü?

*

BİR OKUYUCU MESAJI

Psikolojiyi yeniden yazıyorsunuz hocam. Bakış açınız o kadar fıtrata uygun ki. Bugüne kadar bildiklerimizle taban tabana zıt. Bizi hakikaten kandırmışlar. Allah size uzun ömürler versin. Tam bir okulsunuz siz. Sizi araştırmalılar, sizi ders olarak okutmalılar bence (K. T. Bolu)

Cevap: Teşekkür ederim. Yaparlar, öldükten sonra! Bu toplum ölmeyince kıymet bilmez :)))

*

On bin kere sıkıntıdan korkmuyorum de, daha korkmazsın. Sen sıkıntıdan korkmazsan sıkıntı sana bir şey yapmaz! Kızan kızdırılır!

*

Ölmüş eşeğe kurt ne yapabilir? Kurt ölmüş bir eşeği korkutabilir mi? Sıkıntıdan korkmamak ruhu sıkıntı karşısında öldürmektir.

*

Askerlerin hepsi cesur değildir. Ama bir zaman gelir hepsi de ölüm karşısında korkusuz olurlar. Antidepresanla mı? Marş vs. yani cesaret sözleri söyleyerek. Telkin en güçlü ilaçtır.

*

Depresyondan korkmuyorum de. Ama on bin kere. Sonra yan gel yat; bırak depresyon artık senden korksun! İkna bırakıldı, telkin terk edildi. Sonra boş kalan araya antidepresan sıkıştırıldı. Zaten bu ikisi bu yüzden bile bile unutturuldu.

*

Piyasadaki tüm terapiler sorun sıkıntında, seni sıkıntın etkiliyor, bu sıkıntıyı yok etmeliyiz mantığıyla çalışır. Böylece sizin beyninizdeki sıkıntı = tehlikeli ve kötü algısını besler. O anki sıkıntınız güç bela azalsa bile verilen bu mesaj sizi daha sonraki sıkıntılara duyarlı hale getirir ve daha bir sürü olası sıkıntının tohumunu eker. Bu yüzden klasik terapi ekolleri ile tanışanların macerası antidepresanla tanışanlarınkinden pek farkı olmaz. Birinde böbrekler ve karaciğer öbüründe cüzdan ve ümitler zarar görür, tek farkı budur!

*

Benim yaklaşım tarzım ile tüm sorunlar bir dakikada beleşe biter. Ama statüko her bireye tek tek tedavi satmayınca bunu karlı görmez. Benim tekniğim ambalaja girse alır bunu satardı!

*

Hadi fiziksel sağlığımız gıdalar, hareketsiz yaşam vs. bozuyor! Bunun artışını anlamak bir parça mümkün! Ruhumuzu ne bozuyor peki? Stresli yaşam mı? Eskiden mağara önünde kükreyen aslan, bir yaban hayvanı tarafından her an avlanma tehlikesi, düşman istilası korkusu altında yaşamak, ürkütücü doğa şartları, zorlu tabiat koşulları vs. trafik gürültüsünden vs. daha mı az stres sebebiydi? 

*

OKUYUCU MESAJI

Bir okurdan mail: Hocam siz hasta olsanız size bakacak doktor bulmak çok zor olurdu Sizi zehirlemek falan da isteyen çıkar mazallah :))

Cevap: Biliyorum. Hasta olana kadar mücadele. Olunca bir köşeye çekilip sadece dua! Başka yol kalmadı bana :))))

*

SORGULA - UNUTMA

Sorunlar Niçin Uzman Sayısıyla Paralel Artıyor?

Hastane Sayısı Çoğalıyor Lakin Hasta Sayısı Neden Azalmıyor?

Sektör Gözümüzün İçine Bakarak Baktığı Hasta Sayısı İle Nasıl Övünebiliyor?

Sektör misyonunun hasta bakmak değil; hasta tedavi etmek olduğunu neden unutmuş böyle? 

* 

Statüko gelecekteki sorunların tohumunu ekmeden o anki sorunlarınızı tedavi etmez! Yan etki almadan gerçek etki satmaz! 

*

Sıkıntılar biterse statüko biter. Bu yüzden sıkıntılarınız bitmez!

*

Statüko güçlendikçe sorunlarınız da kuvvetleniyorsa orada akla durgunluk verecek ölçüde büyük bir garabet vardır!  Hele hele de bu garabeti gördükleri halde görmemiş gibi yapanlar çoğunlukta, onunla savaşan bir - iki kişi varsa sadece, orada, o toplumda, o sektörde tam bir tükenmişlik sendromu vardır! Kendisi tükenmiş bir statüko sizin ruhunuzu diriltemez!