YÜZDE ELLİ OLAY, YÜZDE ELLİ ALGI = ETKİLENME

Site Bilgi Panosu

“Eğer bir şey öğrenebileceksem en kötü düşmanımı dinlemek için yirmi mil yürürüm.” Gottfried Leibniz

Önerilen Linkler

Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net

YÜZDE ELLİ OLAY, YÜZDE ELLİ ALGI = ETKİLENME

09/03/2014

Her olumsuz olay olumsuz dediğimiz lakin aslında son derece olumlu olan sıkıntı, huzursuzluk, acı türünden bazı duygulara yol açar.

Olumlu olaylarla olumlu duygular, olumsuz olay ve gelişmelerle de olumsuz denilen lakin son derece olumlu olan duygular arasında fıtri bir sebep sonuç ilişkisi vardır.

İlaç yahut terapi vb. metotlarla bu bağı koparmak, yani olumsuz olay olmalı lakin bunun duygusal sonucu olmamalı, olsa bile hakkıyla yaşanmamalı, hemen üstesinden gelinmeli şeklindeki doğaya uzak ve maksatlı yaklaşımlar bu fıtri sistemi bozar! Günümüzde ruhsal sorunların artmasının en esaslı sebebi budur!

Bunun iki temel sonucu olur: Birincisi olumsuz dediğimiz olay akabinde yaşanılması gerektiği halde yaşanılamayan acılar daha başka yol ve yöntemlerle, üstelik de daha uzun yıllar boyunca, daha sık karşımıza çıkar.

Önce sebep var ama sonucu yok şeklinde tezahür eden bu bozulma bir süre sonra ortada herhangi bir sebep olsa da olmasa da olumsuz duygusal süreç doğuran patolojik bir mekanizmaya dönüşür.

Yani organizma artık sebepten bağımsız bir biçimde, durup dururken sıkıntı vs. üretmeye başlar. Tıpkı bozulan bir lambanın durup dururken yani kendliğinden yanıp sönmeye başlaması gibi.

Psikiyatri ve onun güdümündeki psikoloji bu sonuca hizmet ediyor. Onun ışıltılı ruhsal tedavi postu altında toplum psikolojisine attığı çok önemli bir başka kazık budur!

FİFTİ FİFTİ

Bir olumsuz olay yahut işlenilen bir günah sonrasında yaşanılan acının en fazla yarısı başa gelen olumsuz olay yahut işlenilen günah yüzündendir. Kalan önemli bir kısmı hatalı olay, sorun ve günah algımız sebebiyledir.

Sözkonusu durumla ilgili algı doğru ve gerçekçi olmadığında başa gelen yani yaşanılan olay kişilerde abartılı bir etkilenmeye yol açar.

Bu etkilenmenin yüzde ellisi başa gelen olumsuz olayın doğal ve son derece sağlıklı bir sonucudur. Lakin kalan daha önemli bir kısmı ise bu olayla ilgili yanlış algılarımızın sonucudur!

Algı düzeldiğinde sorunlar bitmez lakin makul olan, katlanılabilir dediğimiz asli çizgisine geri evrilir.

Dolayısı ile yaşam zorluklarımız karşısında alınması gereken yardım tedavi değildir; psikolojik destektir.

Tedavi yok etmeye, ortadan kaldırmaya dönük bir hizmettir. Bu yaklaşım bahsini ettiğim ve sebep - sonuç şeklinde işleyen fıtri mekanizmayı bozar!

Oysa psikososyal destek olumsuz olayların doğurduğu doğal ve sağlıklı acıları / sıkıntıları hatalı algılarımızın yol açtığı, yanlış algılarımızın üzerine eklediği bozucu yükten arındırır, bu duygusal sonuçları fıtri ve makul çizgisine geri döndürür.

***

İşlediğiniz bir günah için acı mı çekiyorsunuz? İyi ki de böylesiniz! Demek ki hala fabrika ayarlarınız bozulmamış! İşte bu haliniz günahın içindeki sevabınızdır! Hem bedelini ödeyerek temizleniyorsunuz hem de bu yönde güçlü bir ruhsal savunma duvarı inşa ediyorsunuz!

***

Hatalı günah algısı karşısında takınılan en popüler iki "uç" tavır şudur:

Ya günahtan dolayı bunalıma giriliyor, sözgelimi kirlendim, bittim, öldüm vs. deniliyor. Kişi kendisine bu gözle bakar hale geliyor. Şeytan ve nefis günaha girene sağından yaklaşıyor, elindeki yelpaze ile ruh ateşini iyice yelliyor. İnceldiği yerden iyice koparmaya çalışıyor! Bu son derece yanlış bir tutumdur.

Diğerinde ise kendini rahatlatmak için günahı hafife alma, günahla ilgili sulu espriler ve şakalar yapma devreye giriyor ki bu işlenilen günahtan bile daha beter bir günahtır. Bu da aslında hatalı ve çok abartılı bir günah algısından kaynaklanıyor.

Bunun yerine;

"Ey Allah'ım, ben aciz bir kulum, beni affet! Daha yapmamak için uğraşacağım, bana yardım et..." ifadesiyle ete kemiğe bürünen tavır en doğru, en itidalli yaklaşım olmalıdır.