BİR ŞEHİR EFSANESİ DAHA: NE KADAR ÖZ GÜVEN O KADAR BAŞARI

Site Bilgi Panosu

“Eğer bir şey öğrenebileceksem en kötü düşmanımı dinlemek için yirmi mil yürürüm.” Gottfried Leibniz

Önerilen Linkler

Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net

BİR ŞEHİR EFSANESİ DAHA: NE KADAR ÖZ GÜVEN O KADAR BAŞARI

15/03/2014

Ünlü ve mütedeyyin olarak nam salmış, sürekli erdemle, maneviyatla vs. insan olma ve psikolojimiz arasındaki ilişkiden dem vuran lakin tek bir muayenesi (yahut seansı) için 700 TL gibi fahiş ücretler aldığı söylenilen bir psikiyatri hocası çıkıyor, "Ne kadar öz güven o kadar başarı" diyor.

Dikkat edin:

Ne kadar fazla özgüven, o kadar fazla başarı...

Çok fazla başarı için çok fazla öz güven şartmış yani.

Birincisi başarı sonucunu tek bir nedene bağlayamazsınız!

İkincisi de psikolojik açıdan öz güvenle başarı arasında anlamlı düzeyde bir ilişki yoktur. Öz güven duygusal bir süreçtir, başarı ise zihinsel... Bugün nice başarılı kişi öz güveni olmadığı halde bunu sağlamıştır. Diyelim ki öz güveniniz normal düzeyde ama çok çalışıyorsunuz, yani çok başarı için gerekli denilen çok fazla öz güveniniz yok, normal bir öz güveniniz var; başaramayacak mısınız?

Özüne güvenen değil; Allah'a güvenen ve hakkıyla çalışan başarır. Hem başarı biraz da nasip kısmetle ilgilidir.

Özgüven diye diye gerçekleriyle bağını koparmış ve kibirli karakterler yaratıldı.

Somut gerçeklerini dikkate aldığınızda özgüvenli olmaması gereken, hatta böyle olması normal olan kişiler bile artık öz güven şart diyerek özgüven artırma çabası içine giriyor. Böylece sahip olduğu nesnel gerçeklikle bu ütopik duygusu arasındaki uçurumu iyice büyütüyor. Sonu tabi ki tam bir hayal kırıklığı!

Özgüven düşüklüğü başarıya engel değildir. Özgüven düşüklüğünü başarıya engel zannetmek başarıya engeldir. Kişiler özgüvenim düşük, demek ki başaramayacağım diye düşünerek gerekli çabadan ve gayretten uzak duruyorlar. Bundan dolayı gerektiği düzeyde başarılı olamıyorlar. Ancak sonuçta yüklemeyi özgüven azlığına yapıyorlar. Bu temel hatayı bu tip uzmanlar inşa ediyor.

Kişiler bu sebeple başarıyla anlamlı düzeyde bir ilişkisi olmayan ve adına öz güven denilen duygularıyla yatıp kalkmaya, seviyesini az buldukları bu duygularını çoğlatmaya çalışarak zaman ve emek kaybına uğramaktadırlar.

Hayatta ciddi başarılar sağlamış çok sayıda özgüveni düşük kişi tanıyorum. Hatta özgüven düşüklüğü yol açtığı ileri düzeyli bir telafi eğilimiyle daha büyük başarıları doğuran itici bir motor işlevi de görebilmektedir.

Ayrıca özgüven düşüklüğü iç muhasebeyi ve iç yoğunlaşmayı artırdığı için iç yetenekleri daha derinlikli olarak keşfetmeye ve geliştirmeye, dolayısı ile de başarı ve yetenek açısından daha avantaj sağlamaya zemin oluşturabilmektedir.

Özgüven masa başı bir yardımla, ilaç vb. bir yolla kısa sürede kazandırılabilen bir şey değildir. Hatta bazen özgüveni zamanla bile yeterince kazanamayabilirsiniz. Yani bu duygu varsa vardır, yoksa da yokdur bazen. Olmayınca olmaz! Bunu bile bile özgüvenle başarı arasında böyle birebir, direkt ve yüksek bir ilişki kurmak çoğu kişiyi daha başarı yolunun başında havlu atmaya, saf dışı kalmaya mahkum kılmaktadır.

Görülüyor ki özgüven denilen ve kiminde az kiminde çok bulunan, herkesin temel gerçekliğini yansıtan, dolayısı ile de orantısallık bakımından normal olan bir duygunun düzeyi ile tamamen zihinsel (bilişsel) bir süreç olan başarı arasında yüzde yüz bir ilişki yok. Ancak şöhret olmakla fahiş muayene ücreti alma arasında direkt bir ilişki var! Yine buradan anlaşılıyor ki maneviyatla fahiş muayene ücreti alıp almama arasında da ciddi bir korelasyon bulunmuyor.

Yorum Yaz

3147 kez okundu. Yazarlar