• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
BİR KİTAP FUARI DAHA GERİDE KALDI
05/05/2014
Bir kitap fuarı daha geride kaldı! Yazar olarak bu sene katıldığım ikinci fuardı! Yine yepyeni dostlar edindim, yine taptaze başlangıçlara imza attım hayatımda!
 
Yazarlık bambaşka bir şey! Hemen kaynaşıp tanışmanıza ve dost olmanıza vesile oluyor. Yazar yazarı iyi anlıyor! Yazmak sadece eline kağıt ve kalem alma işi değildir! Yazmak zaman, birikim, kapasite, kabiliyet, emek, işçilik ve duyarlılık işidir! Bunlardan tek bir tanesi bile eksik olsa yapamazsınız bu işi! Elinize alın bir kalem ve bir konuda bir şeyler karalamaya çalışın! Çoğu kişi bir sayfayı bile doldurmakta zorlanacak, ne demek istediğimi işte o zaman daha iyi anlayacaktır diye düşünüyorum!
 
Çok değerli yazarlarla tanıştım, yeni dostluk köprüleri kurdum! Kitapları satış rekorları kıran tanınmış bir yazar olan Seyit Ahmet abiyi ve değerli eşini akşam evimizde ağırladık, bundan büyük bir onur duyduk! Birlikte yemek yedik, sohbet ettik! Sanki kırk yıllık ahbap gibi olduk! 
 
Yine ekranlardan aşina olduğumuz, GDO, temiz gıda konularındaki özgün ve öncü çalışmalarıyla bilinen, Türkiye Gıda Hareketi Başkanı ve Yazar Kemal Özer beyle tanışdık! Beni önceden Prof. Ahmet hocanın sitesindeki yazılarım vesilesi ile tanıdığını, bazı yazılarımı okuduğunu söylemesi beni oldukça mutlu etti.
 
Birlikte çiğköfte yedik, uzun süre sohbet ettik! Bana, "Sen buralarda harcanıyorsun bence, seni İstanbul'a alalım..." demesi beni onurlandırdı! 
 
Öyle yazarlar var ki 5, 10, hatta 20 kitap yazmışlar! Dile kolay! Yazarlık deyince meseleyi sadece klavyenin başına geçme, tuşlarına basarak yazma işi olarak oldukça sığ ve basit algılıyoruz. Oysa yazarlık bundan çok daha öte şeyleri gerektiriyor. Yazan kişi en başta bilgi, birikim, kapasite ve kabiliyet sahibi kişi demektir. Yazan kişi sorumlu, duyarlı, dertli, dava sahibi bir kişilik demektir ayrıca. Bu da yetmez; sabır, fedakarlık, büyük bir emek ve işçilik işidir yazmak. Yazar aslında önce dolan, sonra da taşan yani eski bilindik anlamıyla alim (ilim sahibi) olan kişi demektir! Yine toplum olarak alim olmayı hoca yahut müçtehit vs. olmakla sınırlı algılıyoruz! Zihinlerimizin her bir köşesi, toplum yaşamımızın her yanı yığınla algı hatasıyla dolu!
 
Eğitim ve kültür yaşamına kazandırdıkları eserlerle zihnen, ruhen ve kültürel olarak kalkınmamızın lokomotifi olan kişiler yazarlardır. Tüm standları incelediğimde bu işte akademik camianın çok az bir rolünün olması, bu hamlede daha ziyade akademik bir kimliği olmayan serbest yazarların ön planda bulunması gerçeğine şahit oldum. Bir kaç üniversite yayınevinin çıkardığı son derece az sayıdaki eser bir başka ilgi çekici ayrıntıydı!
 
Ülkemizdeki 160 küsur üniversitenin fuara katılacak birer yayınevinin bile olmayışı, katılan bir iki üniversite yayınevindeki basılı eser sayısının da iki elin parmakları toplamını pek geçmemesi beni oldukça şaşırtan ve ülkemiz adına kaygılandıran bir başka mühim anekdottu. Bu dramatik gerçekler beni ülkemiz adına oldukça düşündürdü. Kuşkusuz ki bu durum sizi de düşündürmelidir!
 
Koca bir ülkenin, nüfusu 70 milyonu aşan koca bir toplumun gerek zihnini gerekse sosyal ve kültürel yaşamını (haliyle de geleceğini) besleyip inşa edecek olan bir bilgi, fikir, analiz, çözüm, aydınlık, ışık, kalkınma, gelişme üretme yani özetle kitap neşretme işinin ister istemez ticari düşünmek zorunda kalan yayınevlerinin ve son derece aleyhte koşullarda  eser üreten serbest yazarların omuzlarında hayata tutunmaya çalışması ne kadar da ibret verici!
 
Yine bu seneki fuarda yazarların olgun ruhları ve mütevazi kişilikleri oldukça ilgimi çekti. Çevremiz kibirli, kompleksli, kaprisli yığınla insanla dolu! Hayatta en nefret ettiğim şeylerin başında bu tür kişilikleri olan insanlar gelir. En çok da hiç haketmedikleri halde, adeta kıllarıyla ve tüyleriyle övünenlerin kibri... Acayip gıcık olurum buna! Bu başarılı yazarlara bakıyorsunuz; hemen hemen hepsi de son derece olgun ve mütevazi kişiler. Kibirden, egodan, tripten, kompleksten eser yok... Kendini gerçekleştirmek denilen şey bu olsa gerek! Sırf bu sonucu sağladığı için bile yazmaya, üretmeye değer bence!
 
Kibir, kapris, ego, trip, kompleks...
 
Tanıdığım ulusal çaptaki bu büyük yazarların hiçbirisinde bunlardan eser yok! Mevlana'nın, "Dolu insan dolu buğday tanesine benzer, başı yerdedir. Boş insan içi boş kavak dalları gibi göğe doğru salınır" sözünün manasını bir kez daha iliklerime değin idrak ettim! Daha önce de ifade ettiğim gibi kompleks içeren kişiliklerin aslında (zannedildiği şekilde) gerçekçi bir büyüklük algısından kaynaklanmadığı; bilakis bunun derinlerdeki eksiklik algısını telafi etme çabası olduğu yönündeki psikolojik analizimin ne denli doğru olduğuna bir kez daha şahit oldum! 
 
Çoğu kişi hayatında en fazla bir kez başarılı olur! Bu bazen üniversite sınavını kazanmaktır bazen de bir işe girmek! Yazarlar ise yazdıkları sürece her gün, hatta ürettikleri her yazı, fikir ve bilgi ile her an başarıyı yudumlayan, başarılarına sürekli başarı katan, böylelikle başarı işini -olması gerektiği şekilde- devamlı kılan kişilerdir. Bir kez başarılı olup sonra da yan gelip yatmaya alışmış kişilerin çok olduğu toplumlarda bu sebeple hem gizil olarak derin bir hayranlık duyulurlar hem de pek sevilmezler! Yazarlar bir çiçekle bahar olmaz sözünün taşıdığı hakikati bir kez daha gözler önüne sererler! Böylece topluma bir kerelik yani tadımlık değil; sürekli yani doyumluk başarı için hem rol model hem de itici güç olurlar. 
 
Kitap fuarı unutulan kitap olgusunu her yıl bir kez daha bilince çıkararak pekiştirmek, okuma işi için ilgi uyandırmak, bol çeşit ve değişik alternatifler sunmak, en çok da ulusal çaptaki yazarları okuyucusuyla buluşturmak suretiyle okumaya zemin oluşturmak, bunun için uygun bir duygusal iklim hazırlamak açılarından büyük bir kültürel hizmet!
 
"Ne çok kitap var, ne çok yazar mevcut" düşüncesi nice kişide okuma sevgisini tutuşturacak bir kıvılcım işlevi görecektir diye tahmin ediyorum. Kitap ceset, yazarı da ruhtur. İkisi birleşince ortaya hayat çıkar. Bu buluşma sadece insanların değil; toplumların yaşamına da can katar, nefes olur, enerji olur, üretim olur, hareket olur, bereket olur. Gıda sadece bedeni; bilgi ve onu halka ulaştıran neşriyat ise hem ruhu hem zihni hem de toplumu besler. Bilgi ve neşriyat sağlıklı bir insan, gelişmiş bir toplum, doğru çalışan bir algı ve iyi işleyen bir zihin inşa eder. Dünyadaki hemen her şey insan zihninin ürünüdür. İşte yazma işi ve onun birer meyvesi olan kitaplar bu hayati merkezi hedefler, oraya dokunur, orayı şekillendirir. Yazma, okuma ve öğrenme meselesi o derece önemlidir ki Kur'anın bile ilk kelimesi "oku"dur. 
 
Sadece kitabı değil; yazarını da insanların ayağına getirerek cesetle ruhu buluşturan, böylece ilimiz eğitim ve kültür yaşamına can katan bu büyük organizasyonu hayata geçirenlere, başta il valimiz ve belediye başkanımız olmak üzere emeği geçen herkese teşekkürlerimi arz ediyorum!
 


2153 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
T.C. Teheccüde Kalkmıyor - 16/01/2023
Dini Olan Devlet Tağutlaşır
7 Milyarı Kesip Doğrayacak Mıyız? - 16/01/2023
 Devamı