BASINDAN

"Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, gıda ürünlerinde yüzde 0.9 ve altında genetik yapısı değiştirilmiş organizma (GDO) bulunan gıdaların üretim ve satışına izin verilmesinin yolunu açtı.

HANİ SIFIR TOLERANS GÖSTERİLECEKTİ?

Böylelikle GDO'da sıfır tolerans iddiası MİLUPA / APTAMİL skandalından sonra küresel güçlerin muhtemel baskısı karşısında ancak iki gün dayanabildi! Muhtemelen bu baskı öyle güçlü ki sıfır tolerans şeklindeki gayet güçlü bir taahhütten ve iddiadan sadece iki gün sonra geri adım atıldı! Ve ne ilginçtir ki tam iki gün içinde hemen mevzuat değiştirildi!

NİYE BULAŞSIN Kİ

"Bulaşma" tabirine dikkat edin! Hep diyorum ya hani "vahim gerçekleri iyi seçilmiş kavramlarla masumlaştırma" şeklindeki bilindik algı oyunu oynanıyor yine! Yine aynı oyun ve kurgu sahnede!

"Bulaşma..."

Oluşturduğu algı şu:

"Ne yapsın adamlar, demek ki bulaşıyor az çok, bu bulaşmayı önleyemeyebilirler, adı üzerinde bulaşma bu! O halde az da olsa GDO bulaşması normal"

Çok kurcalamayın ya, hani şu grip yahut nezle bulaşması gibi doğal bir şey çağrışımı yaratmak!

Allah aşkına bir domatese yahut patlıcana vs. GDO neden bulaşsın?

Havada uçuşan toz zerrecikleri yahut bir virüs mü bu GDO?

Bu toplum aptal mı?

Yoksa sizin asıl maksadınız tüm bedenlere çok az miktarda da olsa GDO bulaştırmak mı?

"Elde olmayan sebeplerle sirayet etme" çağrışımı yapan, dolayısı ile de faili de işlemi de aklayan "Bulaşma" tabiriyle bu işi masumlaştırmaktaki esas gaye ne?  

Çok az da olsa her üründe GDO bulunması ile tüm bedenlere az miktarda da olsa GDO tozu bulaşması mı isteniyor yoksa?

Çok az miktarda GDO yüklemek de işinizi görüyor mu?

Çok az miktarı bile size yetiyor mu yoksa, fazlasına gerek yok mu?

Söyleyin hadi, esas gayeniz bu mu yoksa?

O halde sırada bekleyen esas okkalı soru şu:

Peki her bedene az da olsa GDO enjekte etme ısrarındaki orta ve uzun vadeli esas amaç ne? Yoksa içimize, genlerimize, hücrelerimize bizi ileride çaktırmadan hasta edecek bir tohum mu zerk ediliyor? Gıdanın artık sadece besin değil aynı zamanda çok etkili bir gizli biyolojik silah halini aldığı günümüzde bu soruyu sormak ve bundan şüphelenmek en doğal hakkımız!

Küresel şirketlerin, "Az da olsa içinde bulunsun, bu bulaşma, hiç olmazsa buna izin verin" manasına gelen bu ısrarını (ve bu ısrarın bir neticesi olarak atılan adımı) başka ne ile izah edeceğiz?

Hele hele, "Aşağı Nil'in kenarında bir kuzuyu kurt aşırsa adli ilahi yarın mahşerde Ömer'den sorar onu" zihniyetinin temsilcileri olduğunu düşündüğümüz yetkililer böyle bir kitlesel oyuna nasıl bu kadar kolay teslim olabiliyorlar? 

SON BİR ÇİFT SÖZ DE TOPLUMUN ÖNDE GELENLERİNE

Allah Kur'anda sık sık "haddi aşmayın" der. GDO gıdada yaratıcının koyduğu sınırı yani haddi aşmak demektir. Buna toplumun önde gelenlerinden, mesela din adamı camiasından tek çıt çıkmaması da ayrı bir fecaat! Kendisini yeterince güzel bulmadığı için bunalıma giren genç bir kız burnunu estetik yaptırınca, "Mazaallah, hafizenallah, günahkar oldun! Allah'ın yaptığını beğenmedin çünkü" diyenler tüm yediklerimizin tabii dokusuyla ve tüm toplumun genleriyle oynanırken neredeler acaba?