Din görüntüsü altında samimi dindarlık anlayışı değil; riya, gösteriş, şirk, fitne ve münafıklık çoğaltılıyor.

Diğer yandan Allah, "Oruç tutun ki sıhhat bulasınız" diyor. Heyhat! Hoca ve alimler ise, "Hasta olan müstesna" diyor. Hasta olan müstesna ise nasıl şifa bulunacak! Oysa Allah hasta olan demiyor, gücü yetmeyen müstesna diyor. Gücü yetmeyen tanımının manasını hasta olmaya hem de ağır hasta olmaya bağlamışlar, kapsamı daraltarak sadece ağır hastalık durumuna indirgemişler. Böylece oruç tutan şifa bulur gerçeğiyle çelişen bir tabloya yol açmışlar, haberleri bile yok! Haberleri bile yok çünkü din işinde akletmeyi adeta günah bellemişler. Büyük ölçüde zanlarını ve rivayetleri baz almışlar.

Bu arada sormak lazım:

Diyanet ne yapmaya çalışıyor?

Bu gece sabah ezanı 3.07 civarında okundu. Gecenin en koyu vaktinde, neredeyse tam ortasında. Bu saatte başlandı oruç tutulmaya. Oysa Allah tan yeri ağarmaya başlamasından, siyah iplikle beyaz ipliğin ayrılacak hale gelmesinden bahsediyor. Saat gecenin üçünde, o zifiri karanlıkta oruç başlatılıyor. Hem şu sıcakta, bir saatin bile önemli olduğu bir dönemde millete eziyet ediliyor hem de bir ibadette Allah'ın ölçüsü değil Diyanetin ölçüsü baz alınıyor. Allah, "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız" buyuruyor! Bunlar ise tam tersine zorlaştırıyor, düpedüz kolay olan şeyleri bile... Görülüyor ki şeytan en çok namazı az, içkisi fazla kişilerle vs. değil; kutsal yolun yolcuları ile ilgileniyor! Hem de en etkileyici elbisesi olan sureti hak kılığında!

Vurgu, kavram çok önemlidir. Çünkü bunlar algı oluşturur. Kişilerin hayatını din değil din algısı belirler. Ramazanın manası bu ayda ibadeti ve yardımları çoğaltmak değildir; ibadet ve yardım şuurunu çoğaltmak, böylece bu işi senenin her gününe yaymaktır.

Bu ayda yardımları ve ibadetleri çoğaltmak (şuur değil de eylem) vurgusu öne çıkarsa kalan 11 aydan azaltmaya, 11 ayın eksikliğini normal görerek 1 ayla bir çırpıda tamamlama anlayışına döner.

Tıpkı Hristiyanlıktaki ibadetin sadece pazar günleri yapılan kilise ayinlerine dönmesi gibi!

Din işinde sadece samimiyet değil algı; algı denildiğinde de en çok kavramlar önemlidir. 

SONUÇ 

Gerçek dini yamuk din algısı duvarının arkasına hapsetmişler. Bu duvarı yıkarak Allah'ın yolladığı duru dine ulaşmak her müslümanın birinci insani önceliğidir.

Bize on yıllardır din diye kendi din algılarını yutturuyorlar. Bunun için de ne yapıp edip kaynakla olan irtibatımızı kesmeye çalışıyorlar. Kaynak gerçeğe, ara yol ve yöntemler ise algıya ve kurguya yol açar. 

Senin din algın benim dinim olamaz! Benim dinim sadece kendisi hakkında, "O nefsinden konuşmaz" denilen, yine "ismet sıfatı" yani dini işlerde hata yapmama vasfı sadece kendisine verilen peygamberimizin tebliğ ettiği saf ve duru dindir. 

İnsanları dinden uzak tutmanın yolu dini alenen inkar ederek direnç yaratmak değil; dini kaynağından uzaklaştırarak ara yol ve yöntemler girdabına sokmak, böylece meseleyi alabildiğince zorlaştırarak bu işi takva süsü altında yapmaktır. 

Alimler ve hocalar papaz ve rahipler gibi üniforma giymeye başlarsa bir din sınıfının oluşması için gereken tek şey artık zamandır.