"Bu kitabı sana indirmiş olmamız ve kendilerine okunması onlara yetmez mi? Bunda inanan bir toplum için bir rahmet ve öğüt vardır" (Ankebut / 51)

Müşrik de diyor ki, "Hayır ey Allah'ım, bu kitap bize yetmiyor. En az onun kadar başka kitaplara, sözlere, resulünden yüzlerce yıl sonra gelmiş bazı efendi hazretlerinin yorumlara falan da ihtiyacımız var."

Detay ne derece öne çıkarsa o oranda özü boğar ve bozar. Şekil ve kalıp önemsendiği nispetçe mana, ruh ve gaye zayıflar.

"Biz Kitap'ta hiç bir şeyi noksan bırakmadık, sonra onlar Rablerine toplanacaklardır (En'am / 38).

Müşrik de, "Sen ona bakma, Kur'anda çoğu şey eksik, o yüzden tek başına yetmez" der. Bugün, "Kur'an yetmez, orada her şey açık değil" diyenler Allah'a haşa zımnen yalan söylediğini isnat etmektedirler.

"Biz Kitabı sana, her şeyin açıklayıcısı, müslümanlara bir hidayet, ..." (Nahl ( 89).

Müşrik ise, " Yok ya Kur'anda her şey açık değil ki" derler. Ama yine de kendilerine göre mürtet olmazlar. Onlara göre sadece dinin altını oyan bazı hadisleri vs. inkar eden mürtet olur.

Onlar kimin dindar, kimin münkir kimin mürtet olduğu hakkında kararı hep kendileri verirler çünkü onlar sadece Allah'a ait olan hükme (yargılama, hüküm verme, bir anlama bağlama yani çıkarım yapma vs. işine) ortak olmaya alışmışlardır. Kur'an kalpleri en iyi Allah bilir dese bile müşrikler lisanı halleriyle kalpleri çok iyi bildiklerini düşünürler.

Müşrik kafasına göre bir sürü detay uydurur. Sonra bunları Kur'anda aramaya kalkar. Bulamayınca da, "Bak bunlar kitapta yok, dolayısı ile de kitap yetmez" der.

Tek ilahi kaynak Kur'an olmadan yani ilahi kaynağı birlemeden algıları, duyguları, bakış açılarını, ümmeti birleyemezsiniz. Bu yüzden İslam aleminde Kur'an dışı kaynak sayısınca farklı dini ekol vardır!

Bir sürü dini kaynak olursa bir sürü dini algı, anlayış ve telakki gelişir. Bu durumda bunlardan birisinin de El Kaide yahut IŞİD olması kaçınılmaz olur. IŞİD'i vs. geleneksel din anlayışı doğurmuştur. Hüküm Allah'a ait olduğu halde kuluna fetva adı altında dini hüküm ihdas etme yetkisi veren İslami gelenek IŞİD'in eylemlerinden de birinci derece sorumludur! 

Şii - Sunni kardeştir" demenin bir anlamı yoktur. Şii ve Sunni demek ve bu ayrımı öne çıkarıp içselleştirmek bile zaten en büyük kardeşlik düşmanıdır.

Şii - Sunni türü ayrımcı kavramsallaştırmalar zihinsel ayrışmanın, akabinde duygusal kopuşun, onun da nihayetinde fiili kopuşun en büyük adımıdır.

Oluşturdukları algı ile önce zihinsel, sonra duygusal akabinde de fiili kopuşlara yol açan mezhep vb. algıları ve olguları elimin tersiyle reddediyorum demediğimiz sürece halimiz bu şekilde olmaya devam edecektir.

"Allah dışında ilah, Kur'an dışında dini kaynak, müslüman sözcüğü dışında sıfat tanımıyorum" diyen  yani dinin en çok önemsediği şey olan tevhidi her yerde hakim kılmadan insan sayısı artmadan İslam aleminin sorunları azalmaz. İneğe tapan Hinduların bile başına gelmeyenler sürekli ve istisnasız bir şekilde sadece biz müslüman aleminin başına geliyorsa oturup düşünme vakti gelmiş ve geçiyor demektir. Bunu sadece petrolle, batı güçleriyle, siyonizmle vs. izah etmek yeterli değildir. Yağmur istediği kadar şiddetli yağsın, ancak ve ancak şemsiye kullanmayanları ıslatabilir. Ellerindeki şemsiyeyi yere bırakanların suçu sadece yağmura yıkmaya çalışması samimi ve gerçekçi değildir.

Son olarak bir soru: Bir adaya düşseniz, sadece Kur'an olsa yanınızda, dini yaşayabilir misiniz?

"Muhakkak ki O (Kur'ân), senin için ve senin kavmin için mutlaka bir zikirdir (öğüttür). Ve siz (Kur'ân'dan) sorumlu olacaksınız." (Zuhrüf 44) 

Neden sorumlu olacakmışız?

Müşrik dini zorlaştırır, saf ve duru gerçeği detayın labirentleri içinde boğar, bir yığın kutsallar ve paralel kitaplar vs. icat eder. Hepsinin ortak sonucu Kur'anı yani Allah'ın sözünü eksik / yetersiz göstertmektir. 

"Osmanlıcılık hedefi şayet bir yayılmacılık hedefi değilse olsa olsa iktidarı saltanata çevirerek kalıcı kılma tutkusudur. Şu zamanda bu hedefi diriltmeye çalışanlar barış içinde yaşayan ülkemizi yeni haçlı seferleri için açık hedef haline getiriyorlar."