BİR GÜN HEPSİ IŞİD GİBİ SAMİMİ OLMAYA KARAR VERİRSE

Site Bilgi Panosu

“Eğer bir şey öğrenebileceksem en kötü düşmanımı dinlemek için yirmi mil yürürüm.” Gottfried Leibniz

Önerilen Linkler

Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net

BİR GÜN HEPSİ IŞİD GİBİ SAMİMİ OLMAYA KARAR VERİRSE

03/10/2014

Hep denildiği gibi IŞİD'i üreten samimiyetsizlik değil; bilakis samimiyettir. IŞİD Kur'an dışı kaynakları samimi bir kalple din edinmenin sonucudur. IŞİD inandıkları arasında çoğu kişi gibi ayrım yapmıyor, mürtet inancının gereğini tatbik ediyor. O yüzden sunnilere dokunmuyor, şii gördü mü öldürüyorlar! Psikopat olsalar böyle ayrım yaparlar mı!

IŞİD tabi olduğu Sunnilik dinindeki "mürtet" inancının gereğini yapıyor. Bu derece samimiler. Sorun Kur'an dışı kaynakların din edinilmesinde!

İndirilen Kur'an dini: "Dinde zorlama yoktur." Uydurulan geleneksel Din: "Dinden çıkan mürtettir, katli vaciptir"

IŞİD militanlarını doğuran Sunnilik dinine olan samimi bağlılıklarıdır. Çözüm dinin tek sahibinin Allah, tek kaynağının da Kur'an olmasıdır!

Kur'andaki gerçek din: "Sadece sana vahyolunana uy..." "Onların çoğu zanna uyar" "Allah'tan başka "veli'leri" (Allah'ın velisi denilenleri, din önderi kabul edilen kişileri) dost edinme..." Zanna uyan hurafe: "Şeyhi (velisi) olmayanın şeyhi (velisi) şeytandır." (Haşa benim velim Allah diyenin velisi yani Allah şeytan olmuş oluyor)

Sunnilik yahut Şiilik dinine / inancına sahip bir müslümanın fırsat ele geçtiğinde IŞİD gibi davranmaması için ancak inancında samimi olmaması gerekir. Bu dinlere olan samimi bağlılıkları arttığında benzer sonuçların ortaya çıkması için gereken tek şey artık zamandır, koşullardır, uygun ortamdır, yani fırsattır. IŞİD'ciler daha düne kadar bizim gibi, bizim içimizde yaşıyordu!

Çünkü bu dinlerde dinde kaynak görülen kutsallara göre bir çok insan hatta müslüman mürtettir. Mürtedin ise katli vaciptir. Bu yüzden öldürdükçe tekbir naraları atıyorlar çünkü bir vecibeyi daha yerine getirdiklerini düşünüyorlar.

Allah sadece sana vahyolunana uy diyor. Vahyolunan sadece Kur'andır. Dinde vahyolunan sadece ve sadece ayetlerdir. Bu ilahi fermana rağmen müslüman ve alim kılığı altında çıkar hadisler vs. dinin kaynağıdır dersen birileri de çıkar bu "ilahi" hükümleri mesela mürteti vs. uygular!

Tekrar ediyorum: IŞİD militanları azılı birer psikopat değil. Düne kadar hepsi içimizde yaşadı. Çoğunun ufacık bir adli sicili bile yok. Onların tek motivasyonu kaynağı Kur'an dışı olan hurafe!

Bu oranda bir vahşet uygulayıp en ufak bir vicdan azabı duymamalarının nedeni psikopat oluşları değildir; ibadet şevki içinde olmalarıdır. Bu vahşeti dinlerinin gereği gibi algılamalarıdır.

Onlara bu şevki ve motivasyonu veren, onlara bunları gözünü kırpmadan yaptıran mezhepçi ayrışma, kin, nefret ve şartlanmadır. Özetle hurafenin din olarak algılanmasıdır.

Çare dinin hurafeden arınmasıdır. Allah'ın istediği gibi dindarlığın hurafe değil, Kur'an zemininde yeniden inşa edilmesidir.

Dindarlığın tipini ve niteliğini kaynak belirler. Din ve dindar eksenli her sorun dinin ve dindarlığın kaynağını nereden aldığı sorunudur!

Kaynağını Kur'an dışı zan ve hurafelerden alan bir dindarlığın hali ortadadır. Çare kaynağını sadece Kur'andan alan bir din ve dindarlıktır.

Çare "Onların çoğu zanna uyar" ve "Sadece sana vahyolunana uy" diyen Kur'anı ölçü ve hakem tayit etmektedir. Yani Allah'In sözlerini dinlemektedir. Bu ölçülere zan kadar bile kıymet vermeyen bir geleneğin üreteceği dindar tipi yıllardan beri gördüklerimiz ve hemen her durumda böyle dindarlık mı olur dediklerimizdir.

***

Ülkemizde çoğu mağdur durumda yüz binlerce muhacir var... Yardım dernekleri kurbanları dünyanın öbür ucunda kesmeye devam ediyor. Allah önce yakından başlayarak uzağa doğru yardım edin demiş, kimin umurunda!

Ülkemizde vatanını terk etmiş, gözü yaşlı, gönlü mahzun yüz binlerce muhacir var. Ülkesinden uzakta, garip halde! Hala umre üstüne umre yapanlar ve buna susan bir gelenek var; bize din hususunda ahkam kesen, sürekli yol, yordam gösteren!

Zanna dayanan hurafeci gelenek insanda ne vicdan ne basiret ne feraset ne insaf ne de iz'an bırakıyor. Tüm duyguları kurutuyor! Komşusu açken ikinci - üçüncü kez hacca gönderebiliyor ve en ufak bir vicdani sızı da yaratmıyor. Umre üstüne umre yapılırken yüze yansıyan derin huzur da bundan!

Ülkemizde vatanını terk etmiş yüz binlerce garip muhacir varken hala kurbanı, yardımı Kur'an kursuna falan toplayan bir din telakkisi... Geleneğin din edilişi... Kur'anın deyimiyle ataların dini... Bunlar da meyvesi..

Geleneğin, zan ve hurafenin dine kaynak edildiği atalar dininde Kur'an kursları... Yüzünden harfleri yanyana getirip telaffuz etmeyi kitap okumak diye sunan, hala (yıl 2014) mesajı değil de tecvidi öğreten din telakkisi... Ve adına da Kur'an öğrenmek koyan bir anlayış...

Sunnilik vb. mezhep değildir, müstakil birer dindir. Bu dinlere göre Kur'an her konuda otorite değildir, genellikle zan temel ölçüdür. Kur'anın apaçık anlamlarını zan ve tahminle çarpıtır, te'vil, tefsir, içtihat adı altında eğip bükerler. Böylece zan ve hurafeye yol açarlar. Allah muhkeme uy, müteşabihi olduğu gibi bırak dediği halde onlar müteşabihe yoğunlaşır, oradan sonuçlar çıkarırlar.

Bu uydurulan dinlere göre zekat 1/ 40 oranında verilir. Oysa Kur'anda yani indirilen gerçek dinde Allah ihtiyacınızdan arta kalanını verin der. Görülüyor ki uydurulan din indirilen dinin yerine geçmiş! Sorun din olgusunda değil; din algısında...

Bu Kur'ana değil zanna uyan uydurulan dinlerde Kur'anı ancak seçkin derin ilim ehli anlar. Oysa Kur'an kitabı sadece temiz akıl sahipleri anlar der. Görülüyor ki zanna uyan hurafeci gelenek açıkça ayetleri inkar eder! Ancak birisi zanna uymadı mı vay mürtet diyerek kıyameti koparır.

Sadece iki örnek verdim. Bu gelenek bir çok konuda Kur'anla alenen çelişir. O bunu umursamaz bile. O sadece zanna uyar çünkü! Onun için zan kitabın bile önündedir.

Mesela o, "Arefe günü, [Besmele ile] 1000(bin) kere İhlâs okuyanın bütün günahları affolur ve her duası kabul olur." [Ebu-ş-şeyh] der.

Din ne kadar kolay değil mi? Arefe gününü değerlendir, gir cennete!

Böyle yansıtılan, cennete girmenin bu kadar kolay olduğu bir dinde niye bir yığın zahmete katlanılsın, niye erdemli olunmaya çabalanılsın, niye samimi vs. olunsun ki... Niye kapı arkasında ele geçen ilk fırsat dibine kadar gönül huzuruyla değerlendirimesin ki...

Görülüyor ki zanna uyan, hurafeyi kaynak edinen geleneksel din telakkisi dindarın da dinin de genetiğini bozmuştur. Bu yüzden gökten bela yağıyor!

Bu yüzden ineğe tapan Hinduların bile başına gelmeyen hep müslüman aleminin başına geliyor. Allah şirk ehline pislik yağdıracağını söylüyor kitabında! Pislik demek kir, pas, toz yağdıracak demek değildir. Bu mecazidir. Sorun, bela, dert vs. manasındadır.

IŞİD müslüman insan sinek bile öldürmez algısını yerle bir etmiştir. Bu arada bu sinekleri üreten hurafeci din telakkisi bataklığını gözlerden saklamak ve aklamak için ileri sürülen "IŞİD samimi müslüman değil" propagandası tam bir hikayedir.

Kaynağını sadece Kur'andan alan gerçek müslüman sinek bile öldürmez. Kaynağı daha az Kuran daha fazla zan ve hurafe olan gelenek zanna inancı arttırdığı ölçüde sadece öldürtmüyor, hem de doğrattırıyor! Üstelik de bunu yaparken tekbir getirtiyor!

Sunnilik ve Şiilik dinleri zemininde artacak olan her dindarlaşma eğilimi IŞİD vb. yapılar üretmeye devam edecektir. Çünkü bu yapılar üzerinde artacak olan her dindarlık anlayışı aynı zamanda inanılan hususlara yönelik inancı da artıracak, bu ise hemen her batıl hükmü (mürttelik vb) bilfiil uygulama motivasyonu sağlayacaktır.

Allah "dini parça parça ettiniz" dediği halde hala bu ayete sırtını dönüp sen şii misin ben sunniyim diyenlerin idraki kapalıdır. Bu çok açık!

Tekrar ediyorum: Sunnilik ve Şiilik bize anlatıldığı gibi birer mezhep değildir; müstakil birer dindir. Her birisinin ayrı haramları helalleri, ayrı kitapları, fıkıh ve içtihatları vardır.

Çoğu şeyin hepsinde ortak olması, belli hususlarda ayrı olmaları bu gerçeği değiştirmez. Yahudilikle İslamda da çoğu şey birbirine benzer. Görülüyor ki bu din olmadıklarına bir ölçü değildir.

Kaynak bir olmayınca niyetler, algılar, telakkiler de bir olmuyor. Zan kaynak olunca din lime lime oluyor. Ortaya çıkan her dini fırka - yapı birbirini ayrı bir din ehli gibi görmeye, derken adım adım hoşgörüsüz olmaya başlıyor. Yalan mı? Öyleyse İslam alemine bakın ve anlayın!

Gerçeği hala göz göre göre çarpıtanlara bir kez daha söylüyorum: IŞİD'i üreten dindeki samimiyetsizlikleri vs. değildir; tam tersine, zanna uyan hurafeci din telakkisine olan gönülden bağlılıklarıdır. Sadece sakal ve müsvak değil tüm zan olan "gereklere" uyma yönündeki samimi ve sağlam iradeleridir. Bu telakkideki herkes bir gün çok samimi olmaya karar verirse vay halimize!

Zan ve hurafe havuzunda bulunan içki içeni önce uyar sonra öldür. Namaz kılmayanın katli vaciptir. Şu fırka sapıktır. Şunu inkar eden mürtettir telakkisi en temel motivasyonlarıdır.

Zan ve hurafeye iman Kur'ana itikadın bile çok önüne geçmiştir. Bu yüzden dinde zorlama yoktur ayetinin onlar için bir hükmü kalmamıştır artık!

Kızlar satılırken, kelle kesilirken bile hala sıkılmadan mezhep sorgulayabilen bir din telakkisi Allah'ın ilgili kullarına verdiği en büyük beladır!

IŞİD karı kız satarken, testereyle kelle keserken tek bir laf edemeyen din önderlerinin oruç, kurban hakkında kestikleri ahkama artık karnım toktur benim!

Hala aç olanlara afiyet olsun!

KURBAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN!

Allah yakından başlayarak uzağa doğru yardım et. Kurbanı kes ve üçe böl, öyle taksim et diyor.

Zanna uyan hurafe ise önce uzaktan başla diyor, uzaklarda kes diyerek makbuz veriyor. Böylece kurbanı kesip üçe taksim etmenin bir yığın hikmetini yok ediyor. Çünkü onlar zan ve tahminlerine uyuyor. Zan havuzu "dinde kaynak" olarak yaşatılmazsa nefislerini ilah edinenler bu keyfiyetleri nasıl hayata geçirecek!