ÇARE İNSAN VURGUSUNU ÖNE ÇIKARMAKTA

Site Bilgi Panosu

“Eğer bir şey öğrenebileceksem en kötü düşmanımı dinlemek için yirmi mil yürürüm.” Gottfried Leibniz

Önerilen Linkler

Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net

ÇARE İNSAN VURGUSUNU ÖNE ÇIKARMAKTA

07/03/2015

İnsanın birçok tepkisini / davranışını zaaf ve eğilimleri belirler. Bu zaaf ve eğilimleri ise bilinçaltında birikenler inşa eder. Bilinçaltımızı oluşturan ise sık sık maruz kaldığımız görsel ya da işitsel nitelikli telkinlerdir.

Bu toplumda kadının erkeğe erkeğin de kadına bakışını zan ve rivayete dayalı din algısı ve gelenekler belirlemiştir. (Geleneğin aksine Kur'andaki gerçek dinde sık sık "ey insanlar" şeklinde cinsiyet ayrımı yapmayan bir söylem söz konusudur). Bu algı daha ziyade insan ortak paydası üzerinden gelişmemiştir; cinsel kimlikler üzerinden oluşmuştur.

Dolayısıyla bir kadın tanımadığı bir erkeğin yüzüne gülümsemez kolay kolay. Tanımıyorsa ne selam verir ne de selam alır. Hatta tanısa bile resmi görünmesi, ciddi bir tavır takınması vs öğretilmiştir kendisine. Konuşması, gülmesi, duruşu ölçülü olmak durumundadır. Çünkü karşısındaki kişi insan olmasının çok öncesinde erkektir.

Bu cinsiyetçi yaklaşım, her gördüğümüz kişinin her şeyden önce erkek olarak yani cinsel kimliğiyle özdeş algılanması, zihinlerimize sürekli bu yönde telkin yollanması demektir. Sürekli bu yönlü telkinlerle yaşayanların zihninde ve ruhunda insan odaklı bir anlayış mı gelişir yoksa kadın ve erkek şeklinde bir ayrımcı bakışa sahip, haliyle de sürekli cinsel çağrışımlar yapan bir cinsel kimlik anlayışı mı?

Erkek de kadını insan olarak değil; daha ziyade kadın olarak algılar. Bir insanı öncelikle, hatta çoğunlukla kadın olarak yani cinsel kimliğiyle ön planda ve bu yönüyle özdeş algılamak bu kişilere yönelik zaman içinde ister istemez yoğun cinsel eğilimlerin inşa olmasına da yol açar. Bu eğilimler bir süre sonra, özellikle de gereken birikimsel seviyeye çıktığında kadına karşı cinsel nitelikli yönelimlere yol açar.

Kavramsallaştırma çok hayatidir. Algı oluşturur. Algı da duygularımızı, eğilimlerimizi vs. belirler. Bir kişiye insan bazlı baktığınızda farklı duygular ve eğilimler tetiklenir. Kadın olarak baktığınızda ise daha farklı!

Mesela bir bayana kardeşim yahut bacım dediğinizde bu bayana karşı kolay kolay cinsel nitelikli duygular ve eğilimler içine giremezsiniz. Yine bir bayana hoş, afet vb sıfatlarla yaklaştığınızda doğanızdaki cinsel potansiyeli o kişiye yönelik kışkırtmış, en azından harekete geçmesi için zorlamış olursunuz. Yukarıda anlatmaya çalıştığım ve insan bazlı değil de birbirlerine karşı kadının erkek, erkeğin de kadın odaklı bakışı bu tarz bir mekanizmaya yol açar.

Ayrıca kültürümüzdeki erkek, kadın, namahrem, harem selam, kadın ve erkek bir aradaysa üçüncüsü şeytandır türü direkt ya da dolaylı yoldan cinsellik telkini yapan cinsiyet vurgulu söylemler erkeğin ve kadının ruhundaki doğal cinsel eğilimleri kuvvetlendirir, birbirlerine yönelik cinsiyetçi bakış açılarını pekiştirir. Bu bilimsel olgunun halk dilindeki ifadesi durup dururken eşeğin aklına karpuz kabuğu getirmektir. Bu söylemler zihinlere sürekli direkt yoldan yahut dolaylı olarak cinsellik çağrışımı yapar.

Öyleyse gerek cinsel gerekse şiddet türü sorunların azaltılmasının yolu öncelikle cinsellik çağrışımı yaparak ruhları bu yönde kurgulayan cinsiyetçi söz ve söylemlerden kaçınmaktan, "insan" söz ve söylemini ortak bir dil haline getirmekten geçmektedir.

Çare kadın - erkek şeklindeki cinsellik çağrışımı yapan ayrımcı söylemi terk etmekte, ortak "insan" vurgusunu daha çok ön plana çıkarmaktan geçmektedir! Dediğim gibi, insan vurgusu insan bazlı bir algı, bu algı da insancıl duygular, insani eğilimler inşa edecektir. Çünkü kavramlar algı, algı ise duygu ve eğilim inşa eder.

Yorum Yaz

1413 kez okundu. Yazarlar