İNSANOĞLU SAYGIYA MECBUR MUDUR

Site Bilgi Panosu

“Eğer bir şey öğrenebileceksem en kötü düşmanımı dinlemek için yirmi mil yürürüm.” Gottfried Leibniz

Önerilen Linkler

Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net

İNSANOĞLU SAYGIYA MECBUR MUDUR

08/04/2015

SAYGI DUYMAYA MECBUR TUTULMAK

Saygı duymak ne demektir? İşte sözlükteki ifadesi:

Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu, hürmet, ihtiram.

Başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusu.

Bir kişiye, bir düşünüşe, bir eyleme, bir başarıya yüksek değer vermekten doğan özel bir duygu, // Özellikle ahlâk değerlerine karşı duyulur. Ahlâk felsefesinde Kant'la önem kazanmıştır. Kant ahlâkın temelini ahlâk yasasına saygıda bulur.

insanlara karşı dikkatli, ölçülü, özenli davranmaya neden olan sevgi duygusu değer yargısı.

Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı dolayısıyla bir kimseye veya bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya neden olan sevgi duygusu.

***

Bize hizmet sunan, faydası dokunan insanlara ya da mesleklere saygı duymaya mecbur muyuz?

Sanmıyorum!

İnekler de bize çok faydalı ama onlara saygı duymuyoruz! Sadece onlara iyi davranıyoruz! Ancak saygı duymak iyi davranmaktan çok öte bir şey! Ben günümüzde çoğu kişiye, çoğu mesleğe, hele hele de çoğu mesleğin erbabına asla saygı duymuyorum.

Saygı sadece hak edene, sadece gönülden gelerek duyulan hissiyattır. Görevi iyi yapmak saygıya layık bir şey değildir. Bu bir görevdir. Görevi iyi yapmak saygı gerektirmez, ancak görevi kötü / eksik yapmak saygı duymamanın en temel nedenidir.

Yine saygı hoşgörüyle de karıştırılır.

Biz birlikte yaşadığımız tüm insanlara, görüş ve düşüncelerine, yaşam biçimlerine vs. hoşgörüye mecburuz. Ancak saygı duymaya değil!

Saygı gönülden gelen, sadece hak ettiğine inandığımız kişilere / şeylere karşı duyulan bir duygudur!

Öğretmen görünce okulun zoruyla önümüzü iliklemek saygı değildir mesela. Bu içimizden geldiği için, hiç bir zorlayıcı kural, yaptırım olmadığı halde yapılmış ise saygıdır. Aksi halde bu kurallara uymaktır. Biz müdürün odasına girerken saygı göstermiyoruz, sadece geleneğe, kurallara, töreye uyuyoruz. Ya da devlete duyduğumuz saygı orada tecelli ediyor.

Ben de kurallara uygun davranmaya çalışırım ancak çoğu kişiye, çoğu mesleğe, çoğu meslek erbabına asla saygı duymam! Hele hele bana babasının hayrına değil de profesyonel bir anlayışla, ücreti mukabili hizmet sunanlara hiç! Paramı veririm, hizmetimi alırım. O hizmet verdi, ben de parasını... Bir verdi, bir aldı! O kadar! Üstüne bir de saygı duymam bu ilişkide aleyhime tecelli eden bir haksızlıktır.

O bana hizmet sundu, ben de ona direkt ya da dolaylı olarak (vergi yoluyla) ücretini ödedim. Saygı bu birebir ilişkide fazlalıktır. İşini çok iyi yapsa da saygı duymam çünkü bir işi iyi yapmak saygıya layık bir şey değildir, zaten olması gerekendir. İşi iyi yapmak bir görevdir zaten. İyi yapılan işe saygı duymak iyi iş yapmayı sadece belli kişilere mahsus ekstra bir özellik haline getiriyor. Böylece bu bir zorunluluk ve görev olmaktan hızla çıkıyor.

Eziklik ruhumuzda var, sadece işini yapanlara karşı bir saygıyla da yetinmeyiz, üstüne Allah razı olsun deriz! Niye? Allah rızası için mi yapıldı o iş? Allah rızası için yapılan işte ücret olur mu? Böylece işini iyi yapmayı meziyet gibi yansıtırız muhatabımıza! Üstelik işini iyi yapma mukabili ücret almayı da!

Bir iş iyi yapılmışsa ancak o zaman yapılmış demektir. Bu, ekstra karşılık gerektiren bir durum değildir.

Yorum Yaz

1422 kez okundu. Yazarlar