ASIL SORUNUMUZ NE

Site Bilgi Panosu

“Eğer bir şey öğrenebileceksem en kötü düşmanımı dinlemek için yirmi mil yürürüm.” Gottfried Leibniz

Önerilen Linkler

Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net

ASIL SORUNUMUZ NE

23/07/2016

PARALEL DİNİ KAYNAKLAR PARALEL DİNİ YAPILANMALARA YOL AÇAR

Geleneksel din düzleminde dindarlaşan çoğu kişi sistemle, rejimle, devletle sorunlu hale geliyor.

Bu ise devleti ele geçirmeye yönelik örgütlenmelere, devletin belli kademelerine sızma faaliyetlerine yol acıyor!

Oysa Kur'andaki dinin rejimle vs. bir sorunu bulunmuyor. Ancak geleneksel din çoğu konuda başka kaynakları da referans alıyor! Sadece insanların elleriyle yazıp sonra da bu da dindir dedikleri paralel kaynaklardan beslenen din telakkisinin rejimle sorunu oluyor!

Esas çare Kur'anın anlaşılarak okunmasında ve Kur'an dışı zan kaynaklarının dinde referans olmaktan çıkarılmasında yatmaktadır!

Asıl çare Kur'andaki indirilen dinin demokrasiyle, özgürlükle, medeniyetle, hoşgörüyle vs. bir kavgası olmadığının gösterilmesidir! Bu konuda kafamızı kuma gömmeye devam ettiğimiz sürece ne SIZMA çabaları biter ne de devleti şartlar olgunlaştığında ele geçirme refleksleri bitecektir!

Tekrar ediyorum: Geleneksel dini öğreti sistemle uyumsuz, devletle sorunlu, demokrasiyi kefere rejimi olarak gören kişiler üretiyor! Ve bu kişiler dini özgürlük ortamında hızla çoğalıyor! Çoğu kişi demokrasiyi sevmediği halde kerhen sahiplenmiş görünüyor! Açıktan çatışmaktan çekiniyor belki lakin demokrasiyi benimserse küfre düşeceğini zannediyor! İki arada bir derede yaşayıp gidiyor çoğu insan! Bu telakki Kur'an tanınmadığı için gelişiyor, paralel dini kaynaklardan alıyor dini delillerini! Öyleyse Kur'anın anlaşılarak okunması çok elzemdir. Din sadece Kur'andır eksenli hareket sadece din eksenli ayrışmaların son bulmasında ve dinin hurafelerden arınmasında vs değil bu hususta da son derece hayatidir!

Bu yüzden demokrasi nöbeti, demokrasi şehidi ifadeleri bazı dinci yobazları deli ediyor! Çünkü onlar ISİD'e duymadiklari kini ve öfkeyi demokrasiye duyuyor!

Oysa peygamberin meşveret kurumu yani istisareyle / ortak fikirle kanun koyup kural tayin ettiği şura olgusu demokrasidir! Istişare ile şura sonucu ortaya konan kural ve kanunlar Allah'in kanunları miydi ki meclisin ortak kanaatle kanun koyduğu demokrasiye din dışı bir rejim gözüyle bakılabilsin?

Meşverette yani şurada istisare yoluyla herkes fikrini söyler, hangisi kabul görürse kural/kanun olurdu! Fikirler vahiy miydi? Fikirler, görüşler, en uygun olarak görülen öneriler Allah'ın kanunu mu olmuş oluyordu? Allah'tan gelmeyen Allah'ın kanunu, ilaha ait olmayan ilahi/şer'i olabilir mi?

Demek ki şura yoluyla peygamberimiz dünya işlerinde (ki devlet idaresi işi bir dünya işidir) ortak akılla karar alıp hüküm veriyordu! Çünkü o dinci yobazların hep gizledikleri, bir türlü görmek istemedikleri (çünkü bu ayeti görseler hüküm dünya işlerinde de Allah'a aittir diyerek aldatamayacak, dini ideolojilerine alet edemeyecekler) "Aranızda hüküm vereceğiniz zaman adaletle hüküm verin" ayetini biliyordu!

Velhasıl FETÖ vs demekle, bu hainleri kurumlardan tek tek temizlemekle bu kökü derinlerde yatan "din ve demokrasi algısı" sorununu ancak şimdilik ötelemiş oluruz, kalıcı bir çözüme kavuşturmuş olmayız!

Bu sebeple, fırsat henüz elimizdeyken, daha çok şeyler kaybetmemişken, zararın neresinden dönülse kardır anlayışıyla hareket etmeliyiz!

Demokrasinin dinin ruhuna tek uygun rejim olduğu her yerde ikna edici bir biçimde, tüm dini ve fikri delilleriyle birlikte anlatılmalıdır! Bu konuda başımızı sürekli kuma gömdüğümüz sürece ne devlete sızma ne de devleti ele geçirmeye dönük gizli yapılanmalar bitecektir!

Bitmeyecektir çünkü adam bu düzende yaşamayı küfür sayıyor! O adam, dini duyguları kuvvetlendiği ölçüde, bir gün bu düzeni/devleti ele geçirmek için açıktan yahut gizliden bir çaba içine girmez mi? Sadece demokrasi, demokrasi demek kişileri bu konuda ikna etmek için yeterli olabilir mi?

Madem demokrasi için nöbet tutuyoruz, madem demokrasi uğrunda hayatını kaybeden kahramanlara şehit diyoruz, öyleyse gün bu gündür demeli ve demokrasinin uğrunda ölenlere şehit denecek kadar mübarek bir sistem olduğu her yerde anlatılmalı, hatta bu yasa ile güvence altına alınmalıdır!

Aksi halde demokrasi birilerince amaca giden yol olarak görülecek, demokrasinin sunduğu özgürlük ortamından yararlanarak, demokrasinin sunduğu özgürlük ekmeğini yiyerek günü geldiğinde, şartlar olgunlaştığında demokrasinin ve devletin yine tepesine çökmek için bir biçimde harekete geçilecektir!

Dolayısıyla bu kişi ve kesimlere karşı şimdiden ilmi ve fikri farkındalık ve bilinçlendirme çabası içine girilmelidir. Kur'anı anlayarak okuyan tek bir kişinin bile demokrasiyle sorunu kalmaz! Bu büyük imkan heba edilmemelidir!

Bunu yapmazsak şayet son günlerde olduğu gibi dinci yobazlar her fırsatta hakimiyet kayıtsız şartsız Allah'ındır diyerek, demokrasi için ölen şehit olmaz vs diyerek millet ile Allah'ı iki karşıt konuma yerleştirmeye, ikisi birbirinin alternatifiymiş, birisini seçen ötekini reddediyormuş gibi göstermeye, yani Allah ile aldatmaya devam edeceklerdir! Korkak oldukları, davalarında cesur olmalarına yetecek kadar samimi olmadıkları için şimdilik susacaklar lakin gizliden gizliye ideoloji edindikleri, Kur'andan asla referans almayan, hatta Kur'ana göre açıkça şirk olan dinlerini yaymaya devam edeceklerdir!

SON SÖZ

Bu ülkenin kökü derinlerde olan, yüzeye bir çok dal ve budak olarak uzanan iki esas sorunu vardır:

1. Kula kulluk edilmesi ve belli kesimlerin birer canlı robota dönüştürülmesi sorunu,

2. Dinin ideoloji haline getirilmesi sorunudur!

İkisi de özünde dinde kaynak sorunudur!

Bu sorunlardan birisi mezhep, cemaat ve tarikat (fırkacılık) olgusudur birisi de dinsel aşırılık yani dinsel bağnazlıktır!

Biri kula kul olarak robotlaşmış, tek bir düğmeye basıldığında sorgusuzca harekete geçen insanlar yığını ortaya çıkarmakta öteki de dini ideoloji edinen, sürekli sistemle kavgalı olan, bu sistemle uyumlu herkesi tekfir eden kesimleri beslemektedir!

Yorum Yaz

987 kez okundu. Yazarlar