• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net
DEVLETİN DİNİ ADALETTİR
07/09/2016

Gerçek demokrasiler her alanda çeşitliliği muhazafa eder. Ayrıca var olan bu çeşitliliği besler. Çeşitlilik ise fıtri olandır. Çeşitlilik sünnetullahın gereğidir.

Kainat, canlılar, bitkiler ve hayvanlar alemi bunun en güzel örneğidir. Demokrasi olmadığında bu çeşitlilik yok olur; bir iki görüş, bir iki anlayış, bir iki ekol sivrilir. Bu, dünyada tüm canlıların yok olarak sadece fillerle timsahların çoğalmasına benzer. Ya da sadece kaktüsle deve dikeninin hızla artmasına!

Demokrasi çeşitlilik esası üzerine kuruludur. Çeşitlilik ise uyarıcıdır, sunduğu bol uyarı girdisiyle kıyaslama imkanı verir. Bu ise akletme, muhakeme, değerlendirme, en doğruyu daha rahat seçme yeteneğini geliştirir. Daha isabetli tercihler yapılmasını sağlar. Biat ve kula kulluk kültürünü yok eder.

Çeşitlilik uyarıcı zenginliği demektir. Uyarıcı zenginliği zeka gelişimini bile besleyen önemli bir çevresel faktördür. Zaten zekanın gelişmesinden yahut geri kalmasından bahsederken genetik yatkınlık artı çevre (uyarıcı çeşitliliği yahut uyarıcı kısıtlılığı) faktörü denir.

Demokrasinin en doğal sonucu baskı ve yasaklama olmadığı için çoğulculuğa ve çeşitliliğe yol açmasıdır. Bu ise toplumsal asayiş ve huzur açısından denge unsurudur. Sadece kainat değil toplumlarda bir denge üzerinde durur. Bir toplumda çeşitlilik ne kadar fazla ise toplumsal huzur o oranda artar. Bir toplumda çeşitlilik ne kadar az ise bu sorun o oranda kuvvetlenir. Örneğin ülkemizde Hatay ilinde her inançtan, her etnik kökenden insan yaşar. Yine İstanbul örneği... Buralarda geniş bir inanç, kültür, etnik ve toplumsal çeşitlilik mevcuttur. Dikkat edilirse buralarda hem kişiler arasındaki hem toplum kesimleri arasındaki hoşgörü ve (buna bağlı olarak da ) huzur düzeyi oldukça yüksektir.

Demokrasi; sağladığı özgürlükler dolayısıyla yol açtığı çeşitlilik kitlelerde ve kişilerde içsel bir otokontrol mekanizması geliştirir. Kesimler ve kişiler birbirlerini daha yakından tanıma imkanı bulur, böylece ön yargılar, art niyetler azalır. İnsan ortak paydasını öne çıkarır. Yerel taassuplar azalır, evrensel bakış açıları gelişir. Etnık, dini, ideolojik körlükler zayıflar, saygı, hoşgörü iklimi genişler. Bir kesimin sivrilmesinden kaynaklı güç sarhoşlukları, dayatma arayışları azalır, bir kesimin hızla büyümesinden kaynaklı FETÖ türü yapılar ne gelişir ne de bir şeylere cesaret edebilir. Herkesinin, her kesimin kendisini toplumun eşit yurttaşları görmesi anlayışı ikame olur. Vatandaşlık bilinci öne çıkar, kimlik duyguları zayıflar. Zaten toplumların baş belası kimlik duygularının öne çıkmasıdır.

Demokrasi ilahi dünya imtihanı için bize seçenek sunar. Bunları sadece Allah rızası için seçebilme imkanı verir. Bu bağlamda demokrasi dünyanın ilahi bir imtihan yeri olması gerçeğinin de doğal bir sonucudur. Demokrasi olmazsa seçenek, seçenek olmazsa seçim, seçim olmazsa imtihan olabilir mi? Sistemin dayattığı şeyleri zoraki kabullenmek imtihan gerçeğine ne derece uygun olur? Bu nedenle demokrasi olmayan toplumlarda kişilerin dünya imtihanı ifsat edilmiştir. Kişiler sadece Allah için değil; sistem zoruyla, eli mahkum tercihlerde bulunur hale gelmişlerdir. Bunun adı sistemin tağutlaşmasıdır. Bu yüzdendir ki demokrasi olmayan hiç bir topluma Allah huzur vermez!

Demokrasi düşmanları Kur'andaki bir iki yasayı nazara vererek sisteme, demokrasiye tavır alırlar. Oysa yasa ayrıdır, sistem ayrıdır. Demokratik sistemlerde de pekala Kur'ana uygun yasa yapılabilir. Yasa meselesini sistem meselesi gibi yansıtmak tam bir çarpıtma örneğidir. Demokrasi "Dinde zorlama yoktur, "Sen onların üzerinde zorba ve vekil değilsin" ayetlerinin, peygamber devrindeki ŞURA meclislerinin somutlaşmış halidir.

Demokrasi düşmanları dini dünya saltanatına alet etmek için sürekli çarpıtırlar. Mesela şer'i rejimlerdeki hataları insan unsuruna bağlar, demokrasilerdeki bazı hataları ise sisteme, demokrasiye yüklerler. Bunlar cumhuriyet dönemindeki insan kaynaklı hataları sürekli cumhuriyete mal ederler. Sanki cumhuriyet kararlar alabilen bir canlıdır. Oysa bu yanlışlardan demokrasinin/cumhuriyetin haberi bile yoktur. Diyelim ki tarihin belli bir dönemde dindarlar üzerinde baskı oluşmuş olsun! Bunun sebebi demokrasi olabilir mi? Bunun sebebi bu yönde tasarrufta bulunan bazı insanlardır. İşte demokrasi düşmanları bu tür çarpıtmalarla insan ürünü olan yanlışlardan demokrasiyi, cumhuriyeti sorumlu tutar, böylece üzüm yemek yerine bağcıyı dövmeyi tercih ederler.

"Hüküm sadece Allah'ındır" diyerek demokrasiye tavır alırlar. Oysa demokrasilerde de Allah'ın hükümleri geçerli olabilir. Demokrasilerde Allah'ın hükümleri geçerli olamaz mı? Demokrasi buna mani midir? Bu demokrasi içinde de pekala mümkündür. Örneğin el kesme cezası... Bunun için baskıcı, despot, Allah adına hareket eden, kendisini Allah'ın vekili ve jandarması gören tağuti düzenlere gerek var mıdır? Üç beş Kur'ani yasa yapmak için şirk (Kur'anda en fazla üç beş ilahi yasa önerisi vardır çünkü) dinin ruhuna tek uygun sistem olan demokrasiyi yok etmek, Allah'ın vekili gibi hareket eden bir baskıcı tağuti sistemi kurumsal hale getirmek mi lazımdır? Dediğim gibi, söz gelimi el kesme cezası demokratik bir sistemde hayata geçirilemez mi? Bu durumda Allah hükmetmiş olmaz mı? Kullar bunu yapmıyorsa suçlu neden demokrasi olur? Çünkü demokrasi onların azılı düşmanlarıdır. Her fırsatı ona saldırmak için bahane olarak kullanırlar. Bu konuda asla samimi değillerdir.

Kaldı ki böyle diyenlerin daha dinlerinde bile hüküm sadece Allah'ın değildir. Bunların dinlerinde bile hüküm Allah, elçisi (haşa) ve ulema arasında üçe bölüştürülmüştür. Daha bunların dinlerinde bile hükmün tek sahibi Allah değildir. Oysa onlar buna bir kez olsun ses çıkarmazlar. Çünkü bunlar samimi değillerdir. Dedikleri gibi hükmün tek sahibi Allah olsaydı dinleri Allah'ın vermediği binlerce hükümle dolu olabilir miydi? Mesela 61 gün kefaret hükmünü, kırkta bir zekat hükmünü Allah mı vermiştir?

Yine bunların şeriat dedikleri rejimlerdeki tüm hükümler indirilenden yani Kur'andan mıdır? Yorum, görü, çıkarım zan mıdır yoksa indirilen midir? Bir zan ve tahmin (çıkarım) olan görüşlerle, yorumlarla hükmetmenin adı nasıl olur da indirilenle/Kur'anla hükmetmek olabiliyor? Hani hüküm verme yetkisi sadece Allah'ındı? Ulema neden hüküm veriyor? Bu yetkiye ortak olmuş olmuyor mu ulema?

Bunlar ulemanın görüşlerine indirilen diyen, bunlar Kur'anda elleriyle kitap, yasa vs yazıp sonra buna Kur'an yasaları, indirilenle hükmetmektir" dedikleri ifade edilen zalimlerdir. Görüldüğü üzere burada tam bir çarpıtma söz konusudur. Bunların çarpıtmadıkları hemen hemen hiç bir konu yoktur.

Bunlar sadece çarpıtmaz, aynı zamanda bazı ayetleri bile bile gizlerler de. Mesela Nisa 58 ve Şura 38 ayetlerini... Bu ayetler dünya işlerinde adalet şartıyla kullara hüküm yetkisi verir. Şurayı esas alır. Şurayı yani TBMMM'ni...

Dini rejim diyenler Osmanlı'da sadece şeri hukukun değil örfi hukukun da bulunduğunu ya bilmezler ya bilerek görmezden gelirler. Hani devlet sadece dini temeller üzerine kurulmalıydı? Örf din mi?

Özetle;

Devletin dini olmaz, insanın dini olur!

Din muttakiler için bir öğüttür. Öğüdü insan alır, kurum ve kuruluşlardan müteşekkil olan devlet değil!

Din ebedi saadet içindir. Devletin cennet veya cehhenem gibi bir akıbeti yoktur.

Dine mükellefiyet için akıl baliğ olma şartı vardır. Devlet akil baliğ olmaz!

Vs. Vs...

Velhasıl devletin dini adalettir. Kim adaletle hükmediyorsa o devlet dinin ruhuna uygun bir devlettir. Bu yüzden din devlet yönetiminden bahsetmez, bu konuda tek bir ayet dahi yoktur. Sadece adalet, özgürlük gibi evrensel bir kaç temel ilkeden bahseder. Din her şeye karışmaz. Sadece belli ilkeler getirir. Aksi halde din yaşamla çelişir, yaşamla çatışır. Evet detaya karışan bir din yöresel, yerel, dönemsel pek çok koşulla çatışır. Bir din evrensel ise sadece temel hususlara değinmeye mecburdur. 

Şeytan demokrasinin en azılı düşmanıdır. Çünkü demokrasi kula kulluğun, sisteme kulluğun panzehiridir. Demokrasi rejimin tağut haline gelmesini önler. Demokrasi şirkin kurumsal hale gelmesine mani olan tek düzendir. Bu yüzden demokrasi şeytanın en amansız düşmanıdır.



1829 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Birkaç Fikri Kırıntı - 26/12/2023
Sabahın beşinde
Hatalı Kandil Algısı - 26/01/2023
Kandil Var mı Yok mu?
Son Risale Dersi - 23/01/2023
Buldum Deme, Hep Ara
Şu Zamanda Akla Kurt Düşürmenin Önemi - 22/01/2023
.
Niyet Ettim Kırbaç İçin Namaz Kılmaya - 22/01/2023
Allah Dışı Kaygılara Kulluk Ettirmek
Mutsuz İnsan Projesi - 21/01/2023
.
Ruhlarımızdaki Şeriat Çatışması - 19/01/2023
Şeriat Yok Diye Yanacak Yıyız?
7 Milyarı Kesip Doğrayacak Mıyız? - 16/01/2023
T.C. Teheccüde Kalkmıyor - 16/01/2023
Dini Olan Devlet Tağutlaşır
 Devamı