ÇOCUK: ÇOCUĞUMDA DEHB OLABİLİR Mİ ÇOCUĞUMDA DEHB OLABİLİR Mİ (DEHB HAKKINDA EN TEMEL BİLGİLER) Son yıllarda bir çok ebeveynin, "Şu uzmana gittik, çocuğum hakkında DEHB var dedi" şeklinde konuştuklarını sıkça duyarız. Çocuklarında DEHB var mıdır yahut yok mudur bilinmez ancak bu konuda derin bir kafa karışıklığı yaşadıkları aşikardır. Hemen belirtmek gerekir ki DEHB psikiyatrideki diğer sorunlar gibi hatalı teşhislere son derece açık bir konudur. Bunun nedeni bu konuyu anlamanın çok zor olması yani sorunun aşırı teknik bir mesele olması değildir. Aslında DEHB de dahil bir çok rahatsızlığın temel belirtileri o kadar basit ve nettir ki! Bahsettiğim sıkıntı işin zorluğu - kolaylığı dışındaki etkenlerden kaynaklanmaktadır. Bunların ne olduğu, sonuca nasıl tesir ettiği daha önceki yazılarımın muhtelif yerlerinde mevcuttur. Aslında doğru bir DEHB teşhisi için birinci şart mesleki unvan değil; iz'an, insaf ve vicdandır. DEHB uzun süre gözlemler gerektiren, kesinlikle ayaküstü kolaycılığında konulmaması gereken bir teşhistir. Saydığım ve ilk bakışta mesleki değil de insani gibi duran vasıflar bu noktadaki duruşu belirlediği için değerlendirmede ve sonucun sağlıklı olarak ortaya çıkmasında hayati bir öneme haizdir. Dolayısı ile günümüzde bazı hususlar öyle veya böyle, sonuç itibariyle ihmal edilmekte, sadece hareketliliğin göreceli şiddetine bakılarak böyle bir teşhis konulabilmektedir. Halbuki DEHB'nin en temel belirtisi, "Dürtüsel hareketlilik" ve eşlik eden, "Dikkat bozukluğu"dur. Yine dürtüsel hareketliliğin ve dikkat bozukluğunun da belli kriterleri vardır ki onlar da son dönemde çoğunlukla atlanmaktadır. Belki bu tespitim için, "Nasıl olur ki... Ama bu... Mümkün değil" diyebilirsiniz. Sağlık gibi hayati bir sahada bu tarz şeyleri kabul etmek hakikaten çok zordur. O sebeple bu muhtemel tepkinizi çok iyi anlıyorum. Dolayısı ile sizi ikna etmk için çabalamayacağım. Sadece, "Ahhh, ahhh... Hele bir işin içine girin de görün" demekle yetineceğim. DEHB'NUN TEMEL KRİTERLERİ NELERDİR DEHB'nun en temel iki kriteri vardır. Bunlar dürtüsel hareketlilik ve dikkat bozukluğudur dedim. Hemen belirtmek gerekir ki dürtüsel hareketlilik demek sadece aşırı hareketlilik demek değildir. Burada yer ve mekan ayırt etmeyen bir hareketlilik söz konusudur. Yani çocuk okulda, camide, evde, her yerde ve her durumda hareketlidir. Yine bu soruna mutlaka eşlik etmesi gereken dikkat bozukluğu dikkat dağınıklığından ayrıdır. Dikkat bozukluğu var diyebilmek için çocuğun çok sevdiği bir meşguliyete bile on – en beş dakikadan fazla yoğunlaşamaması ve akademik (okul - ders) performansında öyle az falan da değil, "Anlamlı düzeyde" bir düşüklüğün yaşanması gerekir. DEHB' unda bu iki belirti et ile tırnak gibi birbirinden hiç ayrılmaz. Ayrıldığı durumlar yok mudur, kuşkusuz ki vardır. Ancak o zaman ortadaki sorun DEHB olmaz. ŞAYET Eğer DEHB değerlendirmesi uzun bir gözlem neticesinde değil de ayaküstü kolaycılığında üç - beş dakikada yapılmış ise, Sadece hareketliliğin görece şiddetine bakılarak böyle bir teşhis konulmuşsa, Dürtüsellik ve mutlaka eşlik etmesi gereken dikkat bozukluğu dikkate alınmamışsa,
Yani DEHB meselesine bu yanlışlar ve eksiklikler çerçevesinde yaklaşılmış ise söz konusu süreci yöneten kişinin uzman değil, ordinaryus olup olmamasının dahi fazlaca bir önemi kalmayacaktır. İşin daha da enteresan tarafı bu yanlışlar çocuğunuzdaki hareket sorunundan bile çok daha önemli sonuçlar doğuracaktır.
DİKKAT Son dönemde tanı kriterlerini daha da esneten, böylece kapsama alanını sağlıklı kişileri / çocukları da hastalık çarkı içine alacak şekilde sürekli genişleten mevcut psikiyatri hızını iyice artırmış, dürtüselliğin olmadığı DEHB ve dikkat bozukluğu bulunmayan DEHB şeklinde yeni DEHB tanımlamalarına gitmiştir. Oysa dürtüselliğin veya dikkat bozukluğunun olmadığı DEHB demek kalbi bulunmayan canlı veya havada motorsuz uçan uçak demekle aynı şeydir. Dolayısı ile bu alandaki hastalıkların ve tanı kriterlerinin ABD’de bulunan bir psikiyatri lobisince belirlendiği, oylama usulüyle çalışan bu lobi hakkında son yıllarda çok şaibeli tespitlerin yapıldığı unutulmamalı, nesnellik dışı işlediği halde yıllardır bilimin yüksek itibar kredisini kullanan bu soyut alandaki söylemlere ve gelişmelere dahiliye veya cerrahi branşlarıymış gibi yüzde yüz bir güvenle itibar edilmemelidir. Aksi halde, pek çok örnekte olduğu gibi, yerinde yarım saat kuzu gibi sessizce oturan veya en az bir saat ataride futbol oynayan çocuğunuza bile, "Git - gel Konya altı saat" misali aylarca, hatta belki de yıllarca boş yere "DEHB ilacıymış" diye Antidepresan kullandırmak durumunda kalabilirsiniz! Psikolog İzzet Güllü |
3376 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |