• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
TARTIŞMA: İDAM HERKES İÇİN BÜYÜK NİMETTİR

İDAM NİMETTİR

Cezadan kasıt caydırıcılıktır. Caydırıcı olmayan bir cezanın sadece adı cezadır; ruhu ve özü değil. Ruhsuz bir insan gibi sadece cesedi olan bir cezanın hiçbir kıymeti yoktur. Caydırıcı olmayan cezalar işe yaramaz; bir de üstüne toplum içinde, “Ceza da işe yaramıyor, baksana… “algısına neden olur. Ki bu, toplumun huzur tuzunun koktuğu yerdir.

Cezayı hak, hukuk bahanesiyle kaş ile göz arasında budayarak kuşa dönüştürmek, sonra da, “Bak ceza işe yaramıyor” demek tamamen hastalıklı bir duygusal bakış açısının, bazen de pusuda bekleyen, her fırsatta toplumu fesada uğratmak isteyenlerin sinsi ve kurnaz oyunudur.

BİLMEK DEĞİL, HİSSETMEK DEĞİŞİM SAĞLAR. İDAM HİSSETTİRİCİ BİR CEZA TÜRÜDÜR

Basit cezalar sadece malumu ilan eder. Etkili yani gerçek bir ceza ise korkuyu yakinen hissettirir. Sözgelimi İstanbul’da birisinin öldüğünü bilmek ile hemen yanı başımızda birisinin öldüğünü görmek aynı psikolojik etkiyi yapmaz. Oysa ikisinde de bilmek, ikisinde de aynı ölüm gerçeğine tanık olmak vardır. Ancak söz konusu algılarımız ve duygularımız olduğunda iki ölüm olayı aynı ölüm hadisesi değildir. İkincisi duygu bileşeni daha güçlü bir bilme yaşantısıdır. Haliyle duygu, düşünce ve davranış noktasında aynı oranda değiştirme işlevi görmez.

Etkilenme arttıkça değişme olasılığı artar. Sözgelimi dağda gezerken öleceğini bilen hiçbir terörist kolay kolay teslim olmaz. Oysa bu durumda da ölüm olasılığının farkındadır. Bakıldığında adeta bu gerçeği kabullenmiş gibi görünür. Ancak bir mağarada sıkıştırılınca, yani ölümü yakinen hissedince her şey bir anda değişir. Davranışlar ve duygular dönüşür, işte o zaman ceza tesirini gösterir; teslim olma davranışı gerçekleşir.

Ateşte tutulan her su kaynatılmış demek değildir. Su otuz derecede değil, yüz derecede kaynar. Ancak su kaynadığında mikroplar ölür.

İşte idam cezası, suç mikroplarını kaynatan, sıcaklığı yüz dereceye çıkarılmış su demektir. Diğer cezalar on, yirmi derecedeki sudur, ceza mikropları için…

AYRICA İDAM OLASI SUÇ FAİLLLERİNE PSİKOLOJİK DESTEKTİR

Diğer yandan, ölümü yakından hissettiren, böylece değişim yaratabilme potansiyeli yüksek olan idam cezası suç işleme potansiyeli bulunan kişilerin dürtü kontrollerinde kendilerine dışarıdan devlet eliyle sunulan bir destektir; öfke, şiddet ve saldırganlığa karşı aşılama çabasıdır.

Evet, etkili ceza suç işleme potansiyeli olan herkes için nimettir. Çünkü her insanın içinde kendisinin bile frenleyemediği bazı duygular vardır. Öfke, kin, hırs, hiddet bunların başında gelir. Yapıları ve temel eğilimleri, haliyle suç konusundaki riskleri farklı farklı olan kişilere, “Madem insansın, bu duygularınla başa çıkmalısın” demek her ne kadar masum ve mantıklı bir talep gibi görünse de onların doğasını hiç anlamamaktır. İdam cezası oluşturacağı güçlü korku duygusu (sinerjisi) ile ölümü yakından hissettirecek, az önce de belirttiğim gibi derinden hissetme olgusu suça ilişkin algıları, duyguları, eğilimleri caydırıcı ve değiştirici yönde işlev görmeye başlayacaktır. Çünkü olumsuz duygular masa başı bazlı bir eğitimle değil, bu tip etkili ödül ve ceza sistematiği ile eğitilir.

BASİRETSİZ ALGILARDAN ÇOK ÇEKTİK

Çocuklar hakkında velilere sürekli, “Aman çocuğa kızmayın, psikolojisini bozarsınız” diyen, cezanın davranışların gerek yapılma olasılığını gerekse yapılış sıklığını azalttığı halde cezaya sırf adı ceza diye karşı çıkan, her fırsatta karşımıza dikilip, “Şu zamanda ceza olmaz” diyerek kişileri cezaya karşı negatif bir tutum takınır haline getiren sözde uzmanlardan da aydınlardan da yıllardır çekiyoruz.

“Özgüven önemlidir, özgüven her şeydir” diye diye kaba saba ve ukala kişiliklerin tohumunu eken,

Var mı yok mu bakmadan herkese, “İçindeki devi uyandır” öğüdü vererek kişilikleri olası hayal kırıklıklarına açık hale getiren,

“İnsan hakkı, şu zamanda” diye diye mağdurun değil, suçlunun işlenen suç konusundaki olmayan hakkını önceleyen bozuk ve basiretsiz, belki de art niyetli anlayışlar toplumun cinnet – cinayet vb. suçlar bakımından bu hale gelmesinde en büyük pay sahibidir.

Gün; her zaman ve her konuda olduğu gibi her yeni düzenlemeye karşı çıkan beyaz Türklerin değil; velevki kendi aleyhlerine bile olsa sürekli toplumun ali menfaatlerinin yanında duran biz zenci Türklerin sesinin kabul görmesi gereken bir gündür.

Psikolog

İzzet Güllü

  
2509 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın