YAPISAL: HEKİMLİĞİ ELEŞTİRMENİN ÖNEMİ HEKİMLİK MESLEĞİNİ ELEŞTİRMENİN ÖNEMİ Yazılarıma kimileri, “Hekim düşmanı mısın, niye bu konularda yazıyorsun” diye tepki veriyor. Eleştirilmeye pek alışık olmayanlar karşılaştıkları yeni durumlara abartılı tepkiler verebilir, fazlaca alınganlık gösterebilirler. Bunu az - çok anlayabiliyorum! Hemen belirteyim ki doktor düşmanı falan değilim. Ancak bu koca sektörde, böylesine önemli bir mesleği gözünü kırpmadan suistimal edebilenlerin, milletin sağlığını bir kaşık menfaat suyunda boğabilenlerin bulunduğunu gördükçe kızıyorum. Kuzu postu giyerek sağlığımıza musallat olmuş bu yabani tehlikeyle savaştaki tek meşru silah olan kaleme sarılıyorum haliyle. Unutmayalım: Toplumu ikaz edip bilgilendirme şeklindeki eğitimsel sağlık hizmeti tek tek bireylere sunulan klinik nitelikli sağlık hizmetinden daha az değerli değildir. Yüzleştirici olmanın değiştirici gücünü iyi bildiğim için lafı dolandırmadan, usulü özün önüne geçirmeden, gayet net ve keskin cümlelerle yazmaya çalışıyorum. Tarzımın izahı da bu! ALGILAR DEĞİŞMEDEN YAKLAŞIMLAR DEĞİŞMEZ Sağlık sektöründeki ve yaşamın tüm alanlarındaki sorunların en büyük nedeni algılardır. Çünkü kişi için gerçek, algıladığıdır. İnsanlar dış dünyadaki gerçeğe değil, bu gerçekle ilgili olarak beyninde oluşmuş olan algıya tepki verir esasında. Bir insan istediği kadar iyi olsun, siz onu kötü olarak algılıyorsanız kötüymüş gibi tepki verirsiniz. Görüyorsunuz gerçek değil, algı önemli. Özellikle de kendilik algısı dediğimiz algı türü önemlidir. Kişilerin kendileri ve meslekleri hakkında sahip oldukları, çoğu zaman abartılı ve hatalı da olabilen algılar… Bu sebeple olumsuz icraatların / eylemlerin temel nedeni bozuk algılarımız; bunun sebebi ise bir takım hastalıklı duygularımızdır diyebiliriz. Bu algıların doğru yönde yeniden inşa olabilmesi için söz konusu algıya yol açan “bazı duygulara” dönük net ve yüzleştirici, zayıf kalmış olanlarını besleyici, fazlaca uzamış olanlarını da budayıcı nitelikli bilgi, telkin, mantık ve yazıların büyük önemi olduğunu düşünüyorum. Bunun için de bu tipte yazılar kaleme alıyorum. Sadece kuru kuruya eleştirmekle kalmasın, değişim için gerekli olan tesiri de içinde barındırsın diye! DOKTOR ALANDAKİ HER BİLGİYE VAKIF MUHTEŞEM BİR BİRİKİM HAZİNESİ DEĞİLDİR Doktorların önemli bir bölümünce mesleklerinin çok üstün bir bilgi işi gibi algılanması hatası bu önemli işin başka boyutlarının gözlerden kaçabilmesine, haliyle de ihmal edilebilmesine yol açıyor diye düşünüyorum. O sebeple, yine tepki çekeceğini bile bile, sırf gerçeğe olan sadakatim ve yüzleşmenin değiştirici - dönüştürücü etkisine olan inancım sebebiyle aşağıdaki elzem açıklamayı yapmakta fayda görüyorum: Çoğunun sandığı gibi hekimlik muhteşem bir bilgi birikimi işi değildir. Henüz 8 – 10 yaşında 666 sayfa Kur’an-ı Kerimi ezberleyebilen her normal zekadaki insan geneli ezbere dayalı olan tıp bilgisini rahatlıkla elde edebilir. Ancak bu alandaki en yaygın algı, “Tıp çok zordur, bu zoru başaran kişiler hekim olmak için fazlasıyla yeterlidir” düşüncesidir. Oysa hekimlik sadece çok zor olan bir bilgi meselesi değildir. Bu arada, tıbbın zor olduğu söylemi sayısal zeka – performans gerektiren bir sınav türüyle girilip de esasında sözel zeka - hafıza gerektiren bir bölümde okunması yanlışlığı (bana göre bu yanlıştır) olabilir diye düşünüyorum ben. Kaldı ki insana düşen belli materyalleri bol bol okumaktır; gerisini zaten Allah’ın verdiği hafıza halletmektedir. Bu bağlamda, aslında bizleri başarılı yapan biz değilizdir; adına beyin denilen yumruk büyüklüğündeki organımızdır! “Beynimiz başarılı ise biz başarılı sayılmaz mıyız” diyebilirsiniz! Hayır! Çünkü biz tek bir organdan ibaret değiliz. O halde beyin = biz olmadığımıza göre, tek bir uzvun başarısı koca bir bütün olan bizim başarımız olamaz! Başarı algımız değişirse önce duygularımız, sonra da ayaklarımız daha iyi basacaktır, esas basması gereken yere. Bu ise tek bir istisnası dahi olmadan ayağın sadece hastalıkların üzerinde gezinmesi demek olacaktır; sağlığımızın üzerinde tepinmesi değil! YARIM BİLGİ İLE DOKTORLUK NEYİ GÖSTERİYOR BİZE Diğer yandan, bir matematikçi mesleğiyle ilgili her konuyu bilmek zorundadır. Çünkü tüm konuların içinde tek bir soruyu, evet tek 1 soruyu dahi bilemese kendisine duyulan güven kayboluverir. Ancak sağlık ve hastalık gibi gayet riskli denilen bir alanda iş gören hekimler için böyle bir mecburiyet yoktur. Malum, tıpı bitirmiş hekimler, üstüne 1 yıl da ekstradan çalıştıkları halde TUS sınavında 100 üzerinden ortalama 50 – 60, taş çatlasın 70 puan alırlar. Yani muhatap oldukları soruların ancak yarısını ya da biraz fazlasını bilirler. Bu esasında yarı yarıya bilgi eksikliği ile yani “yarım bilgi” ile hekimlik yapmak anlamına gelir. Ancak bu mühim olgu çok sorun edilmez. Bu konuyu tek bir kişi dahi gündeme getirmez. Demek iyi ve tarafsız bir nazarla bakınca gayet iyi görülüyor ki hekimlik evet aynı zamanda bilgi işi ancak aksettirildiği gibi tamamen ve sadece "çok bilgi" meselesi değil! ÖYLEYSE HEKİMLİK İŞİ NEDİR Tespitlerime göre hekimlik en çok etik ve ahlak işidir. En iyi doktor da buna dikkat edendir. Pekala ilaç kitaba bakarak da yazılabilir. Ancak etik ihlalin telafisi yoktur. Bedeli de bir iki insan değil; tüm insanlıktır. Dedim ya, zaten yüzde yüz olması gerekmeyen kuru bilgiyi her sıradan zeka sahibi kişi -ama az ama çok, ama 5 ama 6 yılda- mutlaka temin edebilir. O halde bu hayati meslek için etik hassasiyeti en yüksek olanlar seçilmelidir. Bu etik nosyon kriteri matematikte ya da fen bilimlerinde üç – beş net fazla yapmaktan daha az belirleyici olmamalıdır. SONUÇ Tıp eğitimi etik / ahlak odaklı daha yoğun bir müfredatla yeniden ele alınmalıdır. Mevzuatlar; kıvılcıma yangına yaklaşır gibi yaklaşmayı esas alarak en basit ahlaki ihlalleri bile en ağır şekilde cezalandırmalıdır. Bir ameliyattaki gayet doğal bir riskin tahakkuk edip de bir hastanın eceli sonucu vefat etmesi neticesinde soruşturma açmaktan daha önemlisi ahlaki ve etik ihlaller için bunu yapmak olmalıdır. Ölüm, yeti kaybı hekimlik işinin doğal riskleri arasında vardır ancak etik ihlaller, ahlaki suistimaller yoktur; olmamalıdır da. Velhasıl yüzde yüz bilgi olmadan olur, nitekim oluyor da. Ancak etik olmadan doktorluk olmaz! Yarım bilgi belki bir - kaç hastaya, yarım etik anlayış ise toplumların sağlığına maloluyor. Etik önemi nispetinde önemsendiğinde doktora verilen şeylere hediye – eşantiyon denilebilir mi? İlaç kullanımındaki fahiş artışa, “Son dönemde gereksiz ilaç tüketimi arttı” denilip geçilebilir mi? Psikolog İzzet Güllü |
2313 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |