• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
HER SORUNUN İKSİRİ: SAMİMİYET DUYGUSU

HER SORUNUN ÇÖZÜM İKSİRİ: SAMİMİYET

Yeryüzünde ölüm dışında dermansız dert yoktur. Allah dert vermiş ise mutlaka ama mutlaka dermanını da vermiştir. Yaşayan her kuşun rızkı verilmiştir lakin yuvasına konulmamıştır. Bu nedenle sorun bir yerlerde duran o dermanı arayıp bulmakta, sonra da gereğini yapmaktadır. Bu noktada belirleyici olan tek şey ise sadece ve sadece bir duygu olan samimiyettir. O oldu mu imkan da olur, yöntem de…

SAMİMİYET OLUNCA

DEVLET

Terör biter. Mesela, en azından otuz yıl sonra Hakkari’ye bir askeri havaalanı yapar; görüntü alındığında anında tepelerine binersiniz. Diyarbakır’dan gelene dek kaçmalarına imkan vermezsiniz böylece. Bataklık orada dururken sineklerle uğraşmaz; önce ve en kolayı olan kaynağı kurutma işine yönelirsiniz. Savunma ile futbol müsabakasının bile kazanılmadığını görür, doksan dakikaya yayılmış tam saha pres uygular, son aylarda olduğu üzere kısa sürede maçı kazanmak için avantaj yakalarsınız!

SAĞLIK

Sağlıktaki suistimaller bir anda biter. Duruşu ve anlayışı çaktırmadan bozucu işlevi olan eşantiyonu yasaklar, hekimlik uygulamalarıyla ilgili en ufak etik ihlale ya da ihmale en ağır cezaları verirsiniz. Yine ürettiği ilaçla ilgili en ufak bir hatası olan firmaya hak etmediği bir piyasadan derhal el çektirirsiniz. Hem de ilelebet… Bunun için gerekli olan tek şey yukarda zikredilen duygudur. Yoksa şükürler olsun ki akıl da bilgi de imkan da boldur.

GIDA SEKTÖRÜ

Sağlığı gasp eden bozuk ve hileli gıda üretimi de bir anda biter. Yine aynı duygu sayesinde, evet. Hileli gıda üretenleri anında yakalar, en ağır yaptırımlarla mahvedersiniz. Bırakın tekrarına tevessül etmeyi, böyle bir olasılık akıllarına geldiğinde beyinleri zonk zonk etmeye başlar böylece. Ülkenin geleceğini, daha da önemlisi halkın sağlığını gasp edenleri yıllar sonra bile bellerini doğrultamayacak hale getirirsiniz.

TOPLUMSAL ŞİDDET

Kadına şiddet bile bir anda son bulur. Evvela samimiyetin gereği olarak şiddeti doğru tanımlarsınız. Bu eylemi sırf eşrefi mahlukat olan insana, hatta Allah’ın yarattığı, dolayısı ile hatırı büyük olan herhangi bir canlı mahlukuna yöneldiği için en ağır suç sayarsınız. Sırf kadına yöneldiği için veya doktora yönelik olduğundan dolayı değil. Bir şiddet eylemi vaki olduğunda anında tutar, cezaevine götürürsünüz. İşi uzun mahkeme sürecine sokmazsınız. Bir şiddet vuku bulmuşsa neyin mahkemesi yapılır, hep merak etmişimdir. Hafifletici sebepler mi aranır. Bu insanlık onuru düşmanı olan suçun hafifletici nedeni ya da makul izahları olabilir mi. Psikolojik olarak mahkeme prosedürü hem uzun bir süreç işi hem de her türlü sonuca (olasılık olarak) açık olduğu için caydırıcı olmaz. Ceza ilaca benzer. Bir ilacı nasıl kullandığınız çok önemlidir. Doğru kullanılan ilaç şifadır sadece, yanlış kullanılırsa zehir işlevi görür. O zaman da çözümü, “Demek bu değilmiş” diyerek daha başka yerlerde aramak zorunda kalırsınız ki bu çözüme en uzak noktaya doğru savrulmak demektir.

Velhasıl, sokaktaki gence yahut evdeki kadına hiç fark etmez; kimin kime ve niçin uyguladığına, az veya çok oluşuna bakmaksızın faili alır, hemen cezaevine koyar, her eylem için 6 ay cezayı bir standart olarak uygularsınız. Hemen ertesi sabah şiddet olgusu asgari yüzde ona düşer. Aksi halde karakola gidip günlük imza vermek yahut alarm kelepçeleri takmak gibi evlere şenlik uygulamalarla ancak bir şey yapıyor görüntüsü verir, lakin en ufak bir sonuç alamazsınız.

DAHA BAŞKA

İnsan samimi ise kolay kolay hasta olmaz. Çünkü samimi olan egzersiz yapar, beslenmesine dikkat eder vs.

Samimi hasta iyileşir. Çünkü verilen önerileri veya uygulanan tedavi prosedürlerini sıkı sıkıya tatbik eder.

Samimi panik atak veya OKB sorunlusu üç, taş çatlasın dört seansta kurtulur. Kurtulamıyorsa bu sorunların çok karmaşık, çözüm tekniklerinin de çok kompleks ve zor oluşundan değil; uygulama noktasındaki özensizliğinden / gevşekliğinden, yani samimiyet sorunundandır.

Samimi ders çalışan öğrenci istediği yeri kazanır. Samimi çalışmayan ise ne gariptir ki hiç çalışmayanla aynı sonucu alır. Heyhat! Bir işin yapılış şekline bağlı olarak gerçekleşen sonuç hiç yapmama halindeki ile aynı olabiliyor.

Samimi iktidar ülkeyi kısa sürede kalkındırır. (Nitekim de öyle oluyor.)

Müzmin her muhalefet dahi bu duygu sayesinde iktidara gelebilir. Her doğruyu sırf doğru olduğu için desteklese, yanlışa da muhalefet olsun diye değil de sırf yanlış diye karşı çıksa makul bir zaman sonra iktidara gelebilir. Çünkü her iktidar zamanla yıpranır. Oysa bu duygu olmadığında iktidar yıpransa dahi muhalefet iktidara gelemez. Bakın samimiyet iktidar sorununun bile en güçlü panzehiri.

Samimiyet akademik veya daha başka ekstra eğitimi falan olmasa bile yöneticiyi bir anda lidere çevirir. Çünkü samimiyetin yaydığı enerji, kitlelerin algısını  yöneticileri lider yapma noktasında dönüştürür.

Toplumlar hak ettikleri gibi yönetilirler, bu duygu baskın olsa şayet. Çünkü samimi olduklarında ucuz sözlere - politikalara değil, icraatlara bakarak destek verirlerdi. Ortak değerler üzerinden ayrışmazlar, böylece takım tutar gibi parti tutmazlar, en ufak hatada rahatlıkla partilerini değiştirebilirlerdi. Bu ise hizmet eksenli siyaseti teşvik eder, bundan da kendileri kazançlı çıkardı. Samimiyetin yol açacağı algısal sinerji en doğru yönetilme biçimi olarak kendilerine dönerdi.

VELHASIL

Bireysel veya sosyal, ekonomik ya da siyasal, maddi yahut ruhsal… Samimiyetin çözemeyeceği hiçbir dert yoktur.

En önemlisi tek bir kişinin samimiyeti dünyayı bile değiştirir. Mesela başbakanımızın dünyadaki zulümlere yönelik dik duruşu ve cesur çıkışları (bunlar samimiyetle olacak şeylerdir. Nereden mi biliyorum! Çünkü samimiyet olmadığında gelişecek duygu kaygı ve korkudur, bunu biliyorum) dünya halklarını silkelemiş, kendine getirmiş, böylece Arap baharı denilen devrimsel nitelikli gelişmeler meydana gelmiştir.

İşte tek bir kişilik samimiyetinin meyvesi!

Hırsızlık biter.

Rüşvet biter.

Her sene onlarca can alan ihmalkarlık biter.

Biter de biter...

Hatta trafik sorunu biter. Evet biter. Denetim işi arasıra ve sadece belli güzergahlarda yapılan keyfe keder bir faaliyet olmasa, sıkı bir denetim mevzu olsa ve sadece kural ihlalleri değil; -söz konusu trafik ortamı olduğu için- riskli sürücü davranışlarının da en az kural ihlalleri kadar önemli olduğu idrak edilse biter... İdrak her şeyden önce bir samimiyet meselesidir. 

Bu arada ufak bir bilgi daha vereyim. Samimiyet var denildiği için olan bir duygu değildir; mevcudiyeti sadece yapılan işlerin sonuçlarına bakarak anlaşılır.

Dedim ya samimiyet her derdin devasıdır. Din bile ihlas yani samimiyet işidir. Aslında münafık ile mü'min arasındaki yegane fark bile samimiyettir. Dolayısı ile sorun ile çözüm arasındaki yegane fark samimiyet olmuş, çok değildir.

Ancak o soyut bir duygu türü olduğundan ve gözle görülemediğinden kimse onun önemini pek idrak edemez. İdrak aynı zamanda farketme meselesidir.

"Gözlerimle görmediğime inanman" diyen, böyle demeyenlerin bile bir biçimde zorlandıkları modern asrın insanları bu duygunun önemini atladıkları için olsa gerek, asrımız çelik - çomak kabilinden çözüm arayışlarının zirve yaptığı, bu sebeple uzayan çözümsüzlüklerin sorunların esas kaynağı kadar problem teşkil etmeye başladığı garip bir dönem olmuştur.

Psikolog

İzzet Güllü 

 

 

 

 

  
4411 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın