• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
İLKBAHARDA GÜLSUYU OLSA DA OLUR OLMASA DA
"ULUSAL BASINDAN BİR HABER"
 
Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan'a göre hiperaktif tanısı konulan çocukların yarısı gerçekte hiperaktif değil. Tarhan, "Gereksizce kullanılan ilaçlar kişide ciddi hasarlara yol açıyor. Depresyona ve şizofreniye sürüklüyor" dedi.
 
Çoğunlukla çocuklarda görülen ve ebeveynlerinde büyük sorunlara neden olan hiperaktivite teşhisi doğru konuluyor mu? Nöropsikiyatri Hastanesi psikiyat-ristlerinden Prof. Dr. Nevzat Tarhan bu konuda tartışma yaratacak bir iddia ortaya attı. Tarhan, Türkiye'de hiperak-tif tanısı konulan kişi sayısının her geçen yıl arttığını söy ledi. Ancak bu artışın başlıca sebebi ilaç endüstrisi...
 
GEREKSİZ İLAÇ KULLANIYORLAR
 
Hiperaktiviteyi düzelten ilaçların ortaya çıkması hekimler arasında bir duyarlılık oluşturduğunu anlatan Tarhan, "Her hareketin çaresi var diye düşünerek hareketli olan herkese hiperaktivite tanısı koyma gibi bir durum ortaya çıkıyor. Yani gerçekte hiperaktif olmadığı halde kişiye bu tanı konuluyor. Hekimlerin de kolayına gidiyor. Doktorların yazdığı ilacı kişi senelerce kullanıyor" dedi. "Klinik gözlemlerime göre hiperaktif tanısı konulanların yansı gerçekte hiperaktivite hastası değil. Gereksiz ilaç kullanıyor" diyen Tarhan, gereksiz ilaç kullanımıyla her yıl milyonlarca liranın çöpe gittiğini ileri sürdü.
 
DEPRESYONA YOL AÇIYOR
 
Prof. Tarhan sözlerine şöyle devam etti: "Bu ilaçlar kırmızı reçeteli olup heyet raporuyla yazılıyor ve devlet karşılıyor. Özellikle üniversite sınavına hazırlanan öğrencilere bu çok yapılıyor. Bu suistimaldir. ilaç kişinin yaşam kalitesini bozuyor. Alınmadığında dikkat dağılıyor, ders çalışamıyor. Yani ilaca bir bakıma ilaca muhtaç hale geliyor. Devamında da depresyona giriyor veya şizorfreniye yatkınlığı artıyor. Tiklere de neden olan bu ilaçla kişi kısa vadede kazanıyor ama uzun vadede kaybediyor."
 
Hekim işbirliği gerekli...
 
Tarhan, hiperaktivite tanısının psiki-yatristler tarafından konduğunu ve tedavi için psikolog ve psikiyatri işbirliği gerektiğini ifade etti. Teşhisi konmadan önce de dikkat testleri, beyin görüntüleme çalışmaları ve hatta EKG yaptırmak bile gerekebileceğini aktaran Tarhan, "Aksi halde yapılan yanlış geri dönüşü olmayan rahatsızlıklara yol açabilir" dedi.
 
Bu belirtilere DİKKAT!
 
- Hiperaktif tanısı koyan hekim ikinci bir uzmandan teyit almalı.
 
- Tanıyı koymadan önce kişiyi yarım gün süren testlerle incelemeli.
 
- Hiperaktivite 3 ana alanda belirti veriyor: Aşırı hareketlilik, dikkat eksikliği ve dürtüsel bozukluklar.
 
- Düşünmeden konuşma, aniden bir yere fırlama, ağaçlardan inmeme, birden bire söz kesme ve unutkanlık gibileri dürtüsel bozukluklara dikkat.
 
Nesrullah SONAY/ BUGÜN
 
...
 
Bendeniz yani Psikolog İzzet Güllü olarak gözümü budaktan esirgemeyerek bu tür vahametleri yıllardır bas bas haykırıyordum...
 
Bu çıkışlarımın karşılığında bel altı ithamlara, hatta en çirkin iftiralara bile uğradım.

Şimdi çok mutluyum. Çünkü değdi şükürler olsun...

En suskun dağların bile harekete geçmesine vesile oldum...

Bunu bilenler biliyor, bilmeyenlerle ve bilmek istemeyenlerle zaten işim yok!

Her platformda, tvetırda, facebokta, ünlü tıp otoritesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçukusta'nın sitesinde ve diğer mesleki platformlarda özgün, sert ve cesur onlarca yazıyla kaykırdığım gerçekler alttan alta yayıldı. Az mı, yazılarımın toplam tıklanma sayısı 1,5 milyonu aştı çünkü...

Deşifre ettim her şeyi. Tüm mantık kalelerini ve argüman surlarını  tek tek yıktım.

"Daha da dibe gitmeden kabul etmek en iyisi" demeye mecbur ettim. 

Velhasıl sonunda mızrağın artık çuvala sığmadığı, hatta bu çuvalı yırtmaya başladığı görüldü.

Israrlı ve cesur eleştirilerim kapalı gözleri açmayı başardı.

Şimdilik sadece DEHB suistimalleri kabul edilmiş görünüyor. Hep haykırdığım gibi DEHB'nin en temel belirtisinin dürtüsellik olduğuna vurgu yapılmış! Suistimal var psikiyatride denilmiş. Hemen itibar etmeyin, ikinci bir uzmana danışın diye eklenmiş. Hepsi yıllardır yazdığım şeyler.

Lakin ben sürekli 10 kişiden ancak 1 tanesine doğru teşhis konuluyor diyorum yazılarımda ve kitabımda.

"DEHB'lilerin ancak yarısına doğru teşhis konuluyor" denilmiş açıklamada!

Olsun, buna da şükür.

Unutmayın: Türkiye' de yaşıyoruz!

Bir virütik hastalık olan gribe bile virüslerde değil bakterilerde etkili olan antibiyotik dayandı duruldu millete. Hem de yıllarca. Buna bile bir - iki kişi hariç kimsenin gıkı çıkmadı. 

Kolay mı gerçekleri kabul ettirebilmek! Kolay kabul görmek ancak yalanın ve dolanın marifetidir!

Bu sebeple kolay değil elbette gerçeklerin hepsini birden bire kabul ettirebilmek.

Bunları güçlü bir sesle basında sık sık dile getiren gazeteci Metin Münir'e ve bana bir zamanlar "psikiyatri düşmanı" diyenlerin kulağı çınlasın şimdi! Böyle bir psikiyatriye düşman olmak benim için şereftir diye cevap vermişimdir hep. Hala da böyle düşünüyorum...

Gerçekleri yazanlara değil de karartanlara, gece uyuyup hava ışırken meydana çıkıp yiğit aslan kesilenlere karşı çıkılsaydı bu ülkede sorun kalmazdı.

Ancak bu suistimali de kabul edecekler; göreceksiniz. Çünkü güneş balçıkla sıvanmaz. Gecenin hükmü ancak güneş doğana kadardır.

Ayrıca depresyon ilaçları en büyük depresyon nedeni demiştim iki yıl önce. Ulusal basına da çıkmıştı bu açıklamam. O da kabul edilmiş!

Teşhis için uzun süreli gözlem şart diyorum hep. O da kabul görmüş sonunda!

Yine eskiden psikolog tanı koyamaz, tanıyı hekim koyar falan denirdi, şimdi psikologla ortak tanıdan bahsediliyor.

Artık görülüyor ki her yerde psikiyatristlerin dilinden psikolog balı damlıyor. Bu algının oluşmasında da kaktım çok büyük...
 
İnanmayanlar tüm çalışmalarıma yeniden göz atsınlar, bütün yazılarımı tekrar okusunlar...

Sırada psikiyatride 100 kişiden ancak 12'sine doğru teşhis konulması vahameti var.

Her yerde bıkıp usanmadan bu cinayeti haykırmaya devam edeceğim...

Kulaklarını tıkayamaz ve bu uğultudan kaçamaz hale getireceğim birilerini...

İnşallah ona da gelecek sıra!

Onu da kabul edecekler...

Bu çorbada emeğim büyük!

Ne mutlu bana...

Kimseden ne takdir ne övgü bekliyorum. Beklentim bu olsaydı bu mücadeleden uzun süre önce vazgeçerdim.

Sadece Allah'tan karşılık bekliyorum.

"Yapılan hayrı Allah'a sat, insanlara değil" (Mevlana)
 
Çünkü yapılan hayırlı işlere en yüksek ücreti "O" veriyor... 


Bir Not: Nevzat Tarhan hoca gereksiz kullanılan depresyon ilaçları başka ciddi hastalıklara yol açıyor demiş ayrıca. "Bugüne kadar neredeydiniz, niye bu kadar beklediniz, bu gerçeği dün gece sabaha karşı mı öğrendiniz" demeyi bir kenara koyarak soruyorum:

Madem ciddi hastalık yapıcı özelliği var bu ilaçların. Öyleyse bu ilaçlar size göre gerekli olarak alındığında niye başka ciddi hastalık yapmıyorlar?

"Gerekli olduğu için alındık, o yüzden başka ciddi hastalık yapmayalım" mı diyorlar içimizde? 

Ne ilginç ve akıllı ilaçlar şu antidepresanlar! 

Son Söz Şeyh Galip'in olsun! 

"İlkbaharda gülsuyu olsa da olur, olmasa da" 

Psikolog
İzzet Güllü
  
2920 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın