MEVCUT PSİKİYATRİ GERÇEKLERİ SÖYLEYEMEZ Ünlü psikiyatri profesörü bile sonunda kabul etti!
Gereksiz kullanılan depresyon ilaçları depresyona, hatta şizofreniye bile sürüklüyormuş!
Madem öyle, gerekli kullanılınca niye sürüklemiyor?
Bu ilaçlar yoksa, "Şuan gerekli kullanıldık kardeş, o yüzden aman dikkat edelim de şizofreniye falan neden olmayalım " mı diyor içimizde?
Bu mantık zavallılıklarına, bu hallere düşmeye ne gerek var?
Aman dikkat!
Depresyon ilaçları ünlü psikiyatri hocasının da dediği gibi sadece hasta etmekle kalmıyor; ayrıca hastalıklı kilo aldırıyor. Ve aldırdığı kiloyu kolay kolay veremiyorsunuz sonra! Çok örneği var piyasada! Etrafınızda psikiyatri ilacı kullanan kişilerle mutlaka konuşunuz bu konuyu! Onlara sorunuz!
Aman dikkat!
Üzerinde, "İntihar düşüncesini alevlendirir" yazdığı halde peynir ekmek gibi veriliyor! Demek ki bu ilaçlar beyindeki başka yapıları / işlevleri de etkiliyor, bozuyor!
Aman dikkat!
Sizin yaşadığınız depresyon değil. Çünkü beyinde bozulan bir yapı yok! Bozulan bir yapı yoksa hastalık da yoktur. Hastalık yoksa ilaç yoktur.
Dikkat: Sadece belirtilere bakarak size hastalık tanısı koyuyorlar.
Psikologlar bile hastalık tanısı koymayı çok sever. Çünkü kendilerini -bilinçaltı olarak- kısa yoldan doktor gibi hissederler.
Oysa belirtiler yanıltır. İnsan hasta olunca da öksürür ama havadaki polenleri soluduğunda yani alerjik bir tepki olarak da! Sadece belirtilere bakmak yanıltır.
Psikiyatri sadece belirtilerin sayısına ve şiddetine bakarak teşhis koyar. O yüzden tıp içinde müstesna bir yeri vardır. O yüzden tıp içinde antisini barındıran (antipsikiyatri) tek branştır.
Oysa insan zor ve sıkıntılı dönemlerde de hastalığa benzer tepkiler verir. Belirtilerin sayısına ve bu belirtilerin şiddetine bakarak teşhis koymak sadece psikiyatriye mahsus bir garabettir!
Gözünüz hasta olunca da çok ağrır ama çok televizyon seyredince de... Bu farkı sadece belirtiye bakarak anlayamazsınız! Not: Psikiyatri anlar!
O yüzden beyinde yapısal nitelikli bir anomali patlaması olmadığı halde teşhis ve ilaç patlaması vardır piyasada!
Nöroloji bir fiziksel bulgu olduğu halde titremeyi vs. hemen epilepsi kabul etmez, tahlil vs. yapar. Belirtiyi en fazla ipucu kabul eder. Psikiyatri ise belirtileri bizatihi hastalık sayar!
Çünkü bu belirtileri ipucu kabul etse gideceği bir yer, ulaşacağı bir bozukluk - anomali yoktur... En iyisi belirtiyi hastalık kabul etmektir! Yoksa nasıl hasta üretecektir! Hastalıksız ve hastasız hekim olur mu!
Sonuç:
Hasta falan değilsiniz. Sadece bazı sıkıntılar yaşıyorsunuz. Ama bu bir hastalık değil. Az, orta yahut şiddetli... Bir duygunun şiddeti artınca niteliği değişmez. Bir duygunun azı da duygudur çoğu da. Azı duygu ama çoğu hastalık demek klasik psikiyatri mantığına has bir diğer garabettir.
Öyleyse hasta değilsiniz. Hasta değilseniz tıbbi tedavi değil; psikolojik danışmanlık ve psikososyal destek almalısınız en fazla...
Batıda kansere bile psikolojik destek verilirken size ruhsal dediği sorunlar için bile yıllardır psikolojik destek önermeyenler gerçeği söyleyemezler!
Ruha doku - organ muamelesi çekenler, bütüncül olması gereken yardımı sadece ilaca indirgeyip sizi evinize yollayanlar, böylece sizi yıllar boyu dert içinde kıvrandıranlar gerçeği söyleyemezler.
Psikiyatri tıp branşı kaldığı sürece kendisini hekim olarak hissedebilmek ve öyle kabul görmek adına her sorunu hastalık, her sorunu olanı da hasta olarak görmeye, haliyle de sadece ilaçla çözüm aramaya devam edecektir.
Psikosyal yaklaşımları bu sebeple hep dışlayacaktır.
İlacınızın sadece ticari adını değiştirip ilacınızı değiştirdik muamelesi çekenler size gerçekleri asla söyleyemezler...
İçe çok kapanık olana da dışa fazla dönük olana da aynı grup ilacı verip farklı ilaçları varmış havası estirenler gerçeği söyleyemez size!
Varlıklarını meslekleriyle özdeş algılayanlar, mesleğimiz giderse biz gideriz kaygısı taşıyanlar gerçekleri size söyleyemezler.
Tekrar ediyorum:
Bayılma şeklindeki fiziksel bir bulguya bile nöroloji hemen anomali var demez. Şayet tahlilde çıkarsa beyinde sorun var der en fazla.
Hiçbir fiziksel bulgu olmadığı halde, en fazla hüzün vs. yaşayanlara bile serotonin düşmüş muamelesini sadece psikiyatri çeker.
İnsan ağır borç yükü altına girince de hüzünlenir, uykusu kaçar, iştahı gider, ümidini yitirir, enerjisi azalır vs. Yani depresyonvari belirtiler verir.
Ancak psikiyatri için bunların sayısı ve şiddeti fazla ise hastalıktır. Borcun şiddetinin fazla olmasının bu sonuçta bir önemi yoktur ona göre!
O yüzden ekonomik krizle depresyon patladı vs. der. Oysa krizle patlayan insani etkilenmelerdir en fazla.
İlaç değil; maddi destek lazımdır! Velhasıl;
“Hayatında, sistemde, koşullarında, yapıp ettiklerinde, algılama biçiminde vs. sorun yok kardeş. Tek sorun senin beyninde. Çünkü bozulmuş” mesajı verir.
“İlaç al ve uyuş, boşver, sorgulama...” der çaktırmadan!
Sen iç, uyuş ve uyu... İçersen derin ve rahat uyursun... Hem hastalık üreten kapitalist statüko kazansın hem de bizler... Ne kadar hasta o kadar para devri malum! Bizim karımız para, seninki uyumak olsun!
Psikiyatri bir tıp branşı gibi görünse de aslında sorunların gerçek nedenlerini örterek yaşanılan zorlu süreci daha da uzatan, böylece soyut bir yapı olan psikolojiyi bile ilaca açık hale getirerek metalaştıran, yani kapitalizme hizmet eden bir araçtır!
Psikolog İzzet Güllü |
5268 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |