• https://api.whatsapp.com/send?phone=05521012184
  • https://www.twitter.com/@kifsamer
  • https://www.instagram.com/psikologizzetgullu
  • https://youtube.com/@psikologizzetgullu
PAPAZINKİNDEN BİLE GÜÇLÜ: PSİKİYATRİ BÜYÜSÜ
"Tıbbi tedaviye yani ilaçlara zemin yaratabilmenin ve bu işi icra edecek olan psikiyatriyi var edebilmenin birinci şartı ruhsal sıkıntılarımıza hastalık kulpu takmaktı. Derken bu sorunları kısa sürede tıplaştırdılar. Böylelikle psikiyatri ve arkasındaki statüko bu prestijli arsanın üzerine ihtişamlı gökdelenlerini ortaklaşa dikmiş oldular" (Psk. İzzet GÜLLÜ)

Hasta baktık...
 
Hastalarımız...
 
Depresyon hastalığı...
 
Psikiyatri hasta sayısı son dönemde...
 
Psikiyatri kliniği...
 
Psikiyatri servisi...
 
Psikiyatrik ilk müdahale...
 
Psikiyatri doktoru...
 
Psikiyatrik hastalıklar...
 
Psikiyatri...

Her yerde kullanılan bu kavram ve cümlelerle psikolojik sorunları olanların hasta, bu kişilere verilmesi gereken en doğal yardımın da tıbbi tedavi olduğu yönünde çok güçlü, hatta sorgusuz bir algı inşa ettiler.

Zihinleri narkoza uğrattılar! Öyle ki tüm mesleki kitaplarda bu alandaki sorunlar bozukluk olarak geçtiği halde piyasadaki hastalık telkinleri tam bir yutturmaca çabasıydı lakin teori ile pratik arasındaki bu korkunç tezat zamanla tek bir kişinin dahi ilgisini ve dikkatini çekmez hale geldi!

Başta milleti sonra da kendilerini inandırdılar; baktıklarının hasta, verdikleri reçetelerin de tedavi olduğuna...

Bu asla affedilmemesi gereken bilinçli hatanın ceremesini hastalık tedavi ediliyormuş diye inandırıldığı için milyonlarca TL ilaç bütçesi ayıran devletimiz / milletimiz başta olmak üzere milyonlarca sıkıntılı insan çekti, hala da çekmeye devam ediyor.

En temel mesleki kitaplarda dahi (DSM'de vs.) bu sorunların hastalık değil; bozukluk olarak geçtiğini, bozukluğun hastalığa değil soruna yakın bir kavram olduğunu, hastalık olmadığı için açıkça hastalık diye yazılmadığını ben çıkıp da "halka deşifre edene kadar" ülkemizde tek bir psikolog ve psikiyatrist dahi farkında değildi. Daha doğrusu farkında değillermiş gibi yapmaya, bunu millete böyle yutturmaya devam edip gidiyorlardı.

Yahut onlar da biliyorlardı gerçeği ama öyle bir büyü yapılmıştı ki hem kendileri hem millet artık bu hayati noktayı unutmuşlardı. Gerçek değil de algıları önemli hale gelmişti belki de. 

Böylece psikiyatri hastalık olmayan durumları sanki hastalık varmış gibi ilaçla tedavi etme, hem de sadece ilaçla tedavi etme garabetine yıllardır devam etti. Hala da ediyor!

Düşünün:

Hastalık yok ama ilaçla tedavi ediyor!

Ve üstelik bu işi neredeyse tüm sorunlarda sadece ilaçla yapıyor!

Sonra da birileri kalkıp tedavi yarım kaldı, hastalar zarar görüyor, hastalar.... vs. diyerek güya hastaların haklarını savunuyor.

Olmayan hastaların haklarını!

Hastalık olmadığına göre tedavi de olmayan bir yardımın meşruiyetini...

Bozukluk varsa hastalık olur mu!

Hastalık yoksa hasta olur mu!

Hasta ve hastalık yoksa tıbbi tedavi yapılır mı!

Hadi öyle yaptınız diyelim; bu iş sadece ilaca indirgenir mi!

Psikiyatri yıllardır böyle yapıyor!

Milyonlarca insanı hasta olduğuna inandırmış durumda! Milyonlarca insan, "Hastayım, hastalığım şuymuş, tedavi başladılar, geçecekmiş, hala geçmedi, ya geçmezse" diye düşüne düşüne boş yere acı çekiyor. İnsan hasta olduğuna inanır da acı çekmez mi!

İlaçların yaşanılan şikayetlerden daha ağır olan yan etkileriyle nice beyin kimyaları alabora ediliyor.

En insani sorun durumları oluşturulan hasta psikolojisi ve hastalık algısı nedeniyle yani beyindeki dengeyi bozan tıbbi tedavi etiketli kimyevi erozyon yüzünden gerçek hastalık boyutuna taşınıyor.

Bu zehrin ambalajında tedavi yazdığı için ve güvenilir eller marifetiyle ikram edildiği için bunu kimse sorgulamıyor, buna tek bir kişinin dahi sesi çıkmıyor.

Oysa insan sağlığı söz konusu olduğunda bunların her birisi dağ kadar büyük vahametlerdir.

Hatta kusura bakılmasın; bunların her birisi tıbbi görünümlü birer ruhsal cinayettir!

Ama kimsenin gıkı bile çıkmıyor. Çok bileninin de çok dindar olanının da...

Çünkü bu alanda hastasız bir hekim olmak istenilmiyor.

Hastasız ve hastalıksız bir hekimlik branşı fazla itibarlı durmuyor çünkü!

Çünkü uzun eğitim sürecinde sahip olunan yerleşik algı şu:

Hekimseniz bir sürü hastanız ve çeşit çeşit hastalıklarınız olmalıdır! Ne kadar fazla hasta, ne kadar çok hastalık varsa o branş o oranda prestijlidir!

Ayrıca hastalık yoksa hastayı sadece hekim tedavi eder yasası da bir anlam ifade etmez oluyor. Böylece bu hastalık olmayan sorunlar psikologlara vs. de açık hale geliveriyor.

Yıllarca birçok psikologu yasal olmadığı halde hasta bakıyor diye ihbar ettiler! Tek bir psikolog çıkıp da, "Yalan söylüyorsunuz, hastalık mı var ki hasta tedavi edelim" demedi, diyemedi. Kitlesel büyünün gücüne yenik düştü herkes!

Hasta ve hastalık yoksa ilaç nasıl yazılacak hem? Hasta olmayana ilaç yazmak sağlam insana ilaç yazmak demektir. Sağlam adama ilaç yazılır mı! Buna kim inanır! Hem hastalıkların ilacını zar zor ödeyen SGK reçetesinde "sağlam" yazan adamın ilaç parasını ödemeye yanaşır mı!
Hastalık denilecek ki ilaç verilebilsin!

Vs. vs...

Bu garabetlerin, bu tedavi postu altında yıllardır, hem de göz göre göre işlenen ruhsal cinayetlerin başka bir izahı, başka bir açıklaması varsa siz söyleyin bana!

Ve şunu da siz söyleyin bana: İnsan sağlığı aslında çok ucuz da ben mi fazla abartıyorum yoksa!

Birileri sorunları hastalık diyerek abartırken ben de sağlık işini mi gözümde çok büyütüyorum yoksa!

Psikolog
İzzet GÜLLÜ
  
3788 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın