TAVŞANA BAK DEYİP TAZIYI AŞIRMA TAKTİĞİ

Site Bilgi Panosu

“Eğer bir şey öğrenebileceksem en kötü düşmanımı dinlemek için yirmi mil yürürüm.” Gottfried Leibniz

Önerilen Linkler

Algı Tamircisi
www.izzetgullu.net

TAVŞANA BAK DEYİP TAZIYI AŞIRMA TAKTİĞİ

29/10/2015

ATATÜRK NE YAPMIŞTIR DA ONA DÜŞMANDIRLAR

Tarikat gibi tepedeki bir akla göre hareket edilen dini gruplar bireysel ve eleştirel düşünceyi yok ettiği, tüm beyinleri tek bir akla ipotek ettiği için Allah'a savaş açmaktır. Çünkü Allah herkesin tek tek düşünmesini ister. bunu yapmayanları eleştirir. Hatta bunlara "İnsanların en kötüsü" der (Enfal 22)

Atatürk sonradan ortaya çıkan, haliyle de bid'at olan tekke vb yapıları kapatarak tek tek düşünmemizin yani ilahi buyruğa uygun hareket edebilmemizin zeminini kurmuştur. İslam ümmetinin haline, bir de İsviçre gibi medeni ülkelere bak; anla kıymetini!

Uydurulan dini tanıdıkça, indirilen dini tanıdıkça seni daha iyi anlıyoruz! Ruhu şad, mekanı cennet olsun!

DİL DEVRİMİ GEVURLUK MU NİMET Mİ

Arapça olmayınca din olmaz zannedenler, bu sebeple harf inkilabına hasım olmayı dini bir zaruret gibi algılayanlar İslamın bir kabile ve kavim dini olduğunu mu söylemek istiyorlar? Hadi biz dil devrimi yapmasaydık da "dinimizi kurtarmış olsaydık" İngilizler, Fransızlar, tüm dünya insanlığı ne yapacaktı? Hepsinin de Arapçaya geçmesi mi lazım?

Oysa Allah sizleri farklı renklerde dillerde yarattım diyor. Demek ilahi haberi öğrenmek için tüm dünyanın Arapçaya geçmesi gerek! İyi tamam da dil ile oluyorsa bu iş ümmetin büyük çoğunluğu neden dini hala doğru düzgün öğrenemedi? Araplar dini çok doğru mu öğrendi mesela?

Bir dil sadece "Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, dağılıp ayrılmayın" ayetinin öğrenilmesine bile yetmediyse, ümmet buna rağmen ayrılıkta rahmet görebildiyse meselenin dil meselesi olmadığını ne zaman öğreneceğiz? Sonuç: Mesele dil meselesi değil! Mesele akletme, düşünme, sorgulama meselesi! Meal işlerine gelmeyenlerin elbette ki dil devrimi işlerine gelmez!

TAVŞANA BAK DEYİP TAZIYI AŞIRMA TAKTİĞİ

Çarpıtmadıkları ne kalmış ki! Atatürk'e aşırı bağlılığı putlaştırmak olarak görüyor bazıları! Önce cehaleti gidermek lazım çünkü o gitmeden algı körlükleri iyileşmiyor. Oysa bir kişinin dini bir misyonu varsa, dini nedenlerle aşırı yüceltiyorsan ilahlık söz konusudur.

Bunun Atatürk için geçerli olmadığı açık çünkü hiç kimse ona dini nedenlerle saygı duymuyor, dini gerekçelerle onu yüceltmiyor. Buna aşırı sevgi, aşırı övgü vs denebilir ancak asla putlaştırma, ilah edinme denemez.

Asıl kimin, kimlerin dini nedenlerle yüceltildiğini yani putlaştırılıp ilahlaştırıldığını göremeyenlerin hedef saptırması sık rastlanılan bir psikolojik hezeyandır.

Bu tavşana bak deyip tazıyı aşırma taktiğidir.

MEAL OLMAZMIŞ! AMA TEFSİR OLURMUŞ HATTA ŞARTMIŞ

Meal aslının yerini tutmazmış! Meal birebir, motomot, teknik çeviri olduğu halde aslını tutmuyorsa tefsir hiç tutmaz! Çünkü tefsirde işin içine bir de algılar, tahminler, yorumlar giriyor. Öyleyse soru şu: Kitabın, ilahi mesajın aslına sadece Araplar mı vakıf? Bizler aslına hiç muhatap olamayacağımız bir kitaptan mı hesaba çekiliyoruz? Meal olmaz diyerek bizi tefsirlere yani birilerinin zan ve tahminlerine, subjektif görüş ve kuruntularına mahkum ediyorlar.

Yorum Yaz

1153 kez okundu. Yazarlar